Burcu Yılmaz: Bize biraz Hayalbaz’ı anlatır mısınız. Nedir Hayalbaz? Nasıl başladı bu oluşum?
Hüseyin Uğur: Nefes almaktır Hayalbaz… Kelime anlamı Osmanlıca’dan geliyor. Hayal gerçekleştiricisi demek. Sahne sanatlarının günümüzdeki kadar gelişkin olmadığı o dönemlerde, Karagöz-Hacivat oynatıcılarından birine verilen isim. Kumarbaz anlamına da geliyor, Hayalbaz.
2003 yılında başlayan oluşma süreci tesadüflere dayanıyor aslında. Ben kamu araştırması yapıyorum. Bir yandan da kültür sanat faaliyetlerimiz var. İşlerimizi bırakalım, içinde kendimizin de olduğu, gerçekleştirmek istediğimiz kültür sanat faaliyetleri için düşündüklerimizi eyleme dökebileceğimiz bir de çatımız olsun diyorduk. Bir arkadaşımızın tez çalışması sırasında karşımıza çıkan bu kelimeyi alıp içini doldurmaya karar vererek Hayalbaz’ı kurduk ve giderek anlam kazanmaya başladı.
B. Y. : Nükleere Karşı Sanat, Barışa Rock, 1 Milyon Fidan Dikimi, v.s. gibi geniş bir yelpazede düzenlenen etkinlikleri desteklediğinizi, en azından duyurularını yaptığınızı görüyoruz. Bu etkinliklerin oluşum sürecinde de var mısınız? Yoksa bilgilendirerek dönüşüm aktivistliğimi yapıyorsunuz?
H. U. : Örgütlenme konusunda çok iyiyiz. Geniş ve hızlı yayılan bir duyuru ağımız var. Nükleere Karşı Rock ve benzerleri bizim öncülüğümüzde projeler. Ancak bir milyon fidan dikimi Ege Orman Vakfının yürüttüğü bir projeydi. Doğru olduğuna inandığımız için projeye bizde destek verdik. Asıl işimiz bu değil tabii ki. Olmasını istediğim şeyler olsa da, yapabileceğim şeyler belli. Ben çiçek bile yetiştiremiyorum mesela. Bir milyon fidan da ilgiyi oraya odaklama konusunda çalıştık. Ayrıca bağışlarımızla da destekledik.
B. Y. : Şebeke nedir? Kimlerden oluşur?Elebaşı
H. U. : Şebeke bir beyin fırtınası sırasında uygulamaya dönüşen işlerden. Biz hayata sessiz kalamıyoruz. Uyumsuz ve sorunlu çocuklardanız. Hayalbazın soluk borusu olma nedenlerinden biriside bu. Düşündüğümüz ve düşünmediğimiz halde spontan gelişen şeyler oldukça, yeni gelişmelerde oluyor. Biz burada bir yandan sanatla bifiil uğraşalım bir yandan da kahvemizi çayımızı içelim derken prosedür dayatmaları ile bir baktık ki dernek olmuşuz. Öte yandan gün oluyor pankart alıp sokağa çıkıyoruz küresel ısınma, ağaçlanma konularında özellikle birşeyler söylüyoruz. Dernek söylemleri ve diğer eylemler birbirine karıştırılmaya başlanıldığında, bürokrasi dolayısyla 24 defa kapatıldı Hayalbaz Sanat Derneği. Biz üslubumuzu sanattan yana kullanmayı ve bu şekilde bazı konularda sesimizi çıkartmayı seviyoruz. Ayrıca Hayalbaz ticari bir hamleyle ortaya çıkmamasına rağmen ticari bir yanımızda var -verdiğimiz servis dolayısıyla.Ve çok yoğun geçen zamanlarımız var. Bizimle sanatsal aktivitelerde bulunmak isteyenleri, üretmek isteyen arkadaşları bu ticari duruştan ayrı tutmak gerekliliğide. Şebeke çözüm yollarımızdan birisi oldu. Şu anda belirli sürelerle düzenli olarak çıkartıyoruz Şebeke fanzini.
B. Y. : Politik bir duruşunuz varmı?
H. U.: Aksine anti-politik bir duruşumuz var.
B. Y. : Genç aktivistlerden oluşan bir işletme, personel ve müşteri portföyünüz var. Bilinçli bir alt kültür oluşumundan bahsetmek mümkünmüdür Hayalbazda?
H. U. : Evet olabilir. Süreç içerisinde yaptığımız işler, bizimle takılanlar ve ortaya çıkanlar doğrultusunda evet, burada kollektif bir oluşum var. Sadece bazılarımızın daha önemli işleri var. Doğru bildiğimiz şeyleri samimi ifade etmeye çalışıyoruz. Aldığımız belli bir kültür var zaman zaman kendi kültürümüzle çakışan noktalarımızda var. Burada oluşan altkültür bu açıdan değerlendirdiğimizde spontane gelişmiş bir durum. Çıkardığımız fanzinler, yaptığımız müzikler, çizdiğimiz resimler böyle bir kültürün oluşmasını sağladı.
B. Y. : Kendinizi dönüşümsel aktivistler olarak tanımlayabilir misiniz?
H U. : Tanımlamak istemiyoruz. Her türlü tanımdan uzak olmak istiyoruz. Bu hayalbaz kafası işte..
B. Y. : Yeni nesil bir altkültür buluşma noktası olarak yönlendirme ve eğitim konularında nasıl bir duruşunuz var?
. U. : Üzerimize misyon biçilmesini pek istemiyorduk ancak böylede bir durum kendiliğinden oluştu. Burada servis elemanı olarak ekibimize katılan bir arkadaş profesyonel bir müzisyen olarak kapıdan dışarı çıkabiliyor. “Gün ışığıyla ilk buluşma” ile mesela henüz hiç kendini ifade edememiş insanları bir araya topladık. Biz sanatta salon kültürüne karşı duruşu olan kişileriz. Zaman içerisinde Hayalbaz’dan fotoğrafçı da, sinemacı da, yazan çizenlerde çıktı. Hatta bizim çetenin elebaşlarından birisi, yılbaşında eğlenmek için buraya gelen, es kaza burada grafiker olmaya karar veren, şu anda işlerine İstanbul’dan devam eden aynı zamanda bizim de sanat prodüktörümüz olan eski bir müşterimiz.(Lakabı bizde saklı)
B. Y. : Buraya gelenleri, ekibe, aktivitelere katılmak isteyenleri seçmek gibi bir çizginiz var mı ?
H. U. : Biz kimseyi seçmiyoruz. İnsanlar bizi seçiyor. Buraya gelen müşterileri geri çevirmek gibi bir tutumumuz yok. Herkese kapımız açık. Karşılıklı ilişkilerin absürd noktalara varmasını istemiyoruz. Sadece bu konuda tek çizgimiz bu. Personel seçerken çok donanımlı, v.s.’ye bakmıyoruz. Profesyonelden daha ziyade samimi iyi niyetli genç arkadaşlarla hatta amatör bir ruhla burada birlikte yoğrulmak en sevdiğimiz.
B. Y. : Bay perşembe kimdir? Gerçek midir?
H. U. : Şebeke’nin merkez komite üyelerinden birisidir. Şu anda Kadıköy semalarında olmalı. Karga ya da 6:45′ de olur. Bazı perşembelerde buralarda görüldüğü rivayeti de var. (Hüseyin Uğur; unutmayın bütün kahramanlar gerçektir diyerek gülümsüyor.)
B. Y. : Ağırladığınız profesyoneller. Birlikte çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
H. U. : Küçük İskender, Bandista, Abarjazz, v.s., dinlediğimiz sevdiğimiz ortak paydalarımız olan arkadaşlar. Bir projeleri olduğunda bir iletişim trafiği ile yapılması düşünülen projeye birlikte göz atıyoruz. Karşılıklı herşey uygunsa program gün ve detaylarına karar veriyoruz. İstanbul’dan Karşı Sanat, Hafriyat Karaköy, Kadıköy tayfasından Karga, 6:45… gibi topluluklarla içerikleri doldurma ve yeni insanlarla buluşturma noktasında etkin bir rolümüz var. Ekibi full kadro bir arada görmesenizde, ürünlerde Hayalbaz ekibinin ve bu sürreel üretim durumunun yansımalarını görebilirsiniz.
B. Y. : Deneysel perşembe nedir peki? Fikir babası Bay Perşembe midir? Neler yapılır?
H. U. : Yok o bir gönderme. Deneysel perşembeler özellikle Abarjazz grubundan Karahan’ın oldukça emeği geçen, çok profesyonel bir çalışmadır. Burada sohbet ederken müzikal olarak kendimizi ifade edemediğimize, yetişmiş müzisyenler olsada farklı sesleri dışarıya yansıtamadığımıza karar verdik. Karahan profesyonel bir müzisyen olarak bu noktada deneysel perşembeler gibi birşey çıkarttı ortaya. İlk başlarda pek algılanmadı. Deli müziği çünkü yapılan. Pek de anlaşılacak bir tarafı yok. Zaten bu seslerin çoğu isyan, çığlık, gürültü, bir noktada tüketim toplumuna alınan bir tavır. Çatı 1972 ile başlayan daha sonra Karahan’ın Mors, Tonguç’un Tonguç&Gökalp Project’i ile başlayan, İstanbul ve Ankara’dan da dikkat çekmesiyle daha çok katılımın olduğu bir program ve ticari bir durum değil. Deneysel perşembeler iki sezondur programımızda. Çok keyfili gidiyor. Bu sezon yeni oluşturduğumuz, emprowize ve doğaçlama çalışan başka bir grubumuz, Ayanbeyan’ı iki haftada bir deneysel perşembelerle birlikte programa dahil etmeyi düşünüyoruz. Hafta sonları daha alternatif, daha bilindik müzikleri programa dahil etsekte, biz gruplarımızıda müziğimizide kendi içimizde üretmek istiyoruz. Ayanbeyan, kendi gruplarımızdan Dembedem, Herhalükarda ve Jazz 5′ın müzisyenlerinden oluşan bir ekip. Dinlemenizi tavsiye ederim.
B. Y. : Hayalci bir aktivistsiniz…En çok değişmesini istediğiniz şey nedir?
H. U. : Evet tabii ki hayallerimiz var. En çok değiştirmek istediğim şey sanat açısından şu. Sanatı salonlardan çıkartıp sokağı yansıtmak istiyoruz. Önemli olanın sanatçıların çok elit ya da akademilerde onlara ilk öğretilen şey olduğu üzere ayrıcalıklı olmalarının değil, başka birşey olduğunu anlamalarını sağlamak istiyoruz. Şu ana kadar hiç fotoğraf çekmemiş bir insanın bu sokaktan geçerken çok başarılı kareler ortaya çıkartamayacağını kimse söyleyemez. Kimse ayrıcalıklı değil ancak herkes ayrıcalıklı. Burada servisteki bir arkadaşımız çıkıp Akın Eldes ile, Türkiye’nin en önemli müzisyenlerinden biriyle gitar çalıyor. yada Pinhani geliyor burada müşteri iken çıkıp sahnede canları ne isterse onu çalıyorlar.
Sivil toplum kuruluşları, akademileri ve belediyeleri daha etken hale getirmek istiyoruz. Kültür sanat birimleri ile etkileşim halinde olmaya çalışıyoruz. Düş günleri diye bir etkinlik yaptık mesela. Bu etkinlikte tesadüfen Konak Belediyesi – Kültür Sanat Daire Başkanlığı bize mekan kullanımı, duyurular, v.s. için destek verebileceğini belirtti ancak işin sonu başkanımıza plaket verir misinize gelirse uzak duruyoruz. Hayır biz plaket vermek istemiyoruz. Tanımlanmak istemiyoruz. Bir şekilde etkileşimimiz sürüyor. Uygulama konusunda gücümüzün yetmeyeceği bazı projelerin hayatta karşılık bulduğunu görüyoruz -ki bu da sevindirici bir durum.
Ve söyleşimizi sonlandırırken :
H. U. : Boşlukları doldurmaya çalışıyoruz biraz. Burası bir kale. Yavaş yavaş dışarıdan gelen tepkilerle farketttik. Çok da fazla kendimizin farkında değildik. Bandista, Abarjazz, heykelde Mehmet Aksoy, v.s. sürekli birlikte çalıştığımız çok başarılı isimler. Ayrıca etkinliklere Cezayirden bir katılım olabiliyor, San Francisco’dan bir iş gelebiliyor. Londra, Fransa, Portekiz ve Atina’da iletişim kurduğumuz sanat grupları var. Bu iletişimlerden hayatta karşılıklarını bulan projeler var. Dışarıdan göze çarpan çok kurumsal bir duruşumuz olmasa da, kurumsal bir etkide bırakmaya başladığımızı, bir bakış açısı yarattığımızı farkediyoruz. Bizim açımızdan sevindirici bir durum. Biz sunumdansa içeriğin önemli olduğunu anlatmak istiyorduk. Aynası iştir kişinin diyoruz.
http://yesilgazete.org/2010/10/15/hayalbazda-neler-oluyor/
16 Ekim 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)