1.
zihnin densiz dehlizlerinde gezinedurduk bunca zaman. rutubetli ve basık.
ben maldoror'un gayrimeşru oğlu, sen kızı. böylesine içinden sonsuzluğun, böyle soysuz bir soyun boyunduruğunda, birbirimizden başka oyun oynayacak kimimiz vardı ki: sahildeki bir çöle vaha olarak atanmıştık talihsiz tarihimiz tarafından.
işte bundan, zihnin densiz dehlizlerinde gezinedurmamız, bunca ziyan zaman. rutubet ve duman.
2.
sonsuzluk: senin uslu ve sadık ve seninle her daim mutabık sevimli kedin.
3.
endişelenme, dolapta biraz daha absent olmalı. biraz daha tütün, biraz daha esrar, birkaç umutsuzluk daha... birkaç uzay daha olmalı içine boşalacak. biz her filmin önce son sahnesini gördük ve bütün başroller figüran. biz hep önce enkazı gördük, önce çürümüş bedenleri, dağları dev dinamitlerle patlatırlardı cennet'e doğru ÇOK şeritli yollar yapmaya, laboratuvarlarda klon torunlarımız,,,
4.
geziyor ihtiyar gezegen geziyor: gözleri kan
geziyorsun içinin kör koridorlarında, köprülerinde
"eskiden izleyicilerimiz vardı bizim de"
"-ve- eskiden bir şeyler vardı eskimeyen"
5.
endişelenme, artık endişelenecek bir şey kalmadı.
artık dibini görmüşüz dünya denen şişenin.
artık ha yuvarlanmış uzayda, ha kırılıp dağılmış, ha inmiş tanrı'nın kafasına, ha girmiş götümüze...
artık uzun boyunlu kızların birer adı yok.
artık silahımı ateşleyecek tetik parmağım kesik.
artık ağzım yüzümü yararcasına açık
ve çıkan her söz ağzımdan
lanetimin kelâmıdır artıık.
artık ağırbaşlı doğrular çürük
ve bütün puhu kuşları,
buğulu gözlerle izliyorlar YIKIM'ı.
6.
"yorulan bir şiirin ayak değiştirmesi"
ya da
"artık atından inmeden sevişmeye alışmalısın."
7.
UYAN
UYAN ve yanık sesinle eşlik et bana
bu son şarkıda:
8.
BETONUN, TUĞLANIN, METALİN, KÖKÜNÜ KAZIYACAĞIZ BU SON SAVAŞLA!
BETONUN, TUĞLANIN, METALİN, KÖKÜNÜ KAZIYACAĞIZ BU SON SAVAŞLA!
--------------------------------------
zozan gemilerördü, bahar 11, güzelyalizmir.
*yaprak gözeker'e, ege üniversitesi psikiyatri kliniği kapalı kadın servisi, "lanetolası" izmir.
30 Nisan 2011 Cumartesi
Kuşlar Kafes Tanımaz
1
En güzelimiz aştı ilk geceyi
Parçalarcasına sevişmelerin soluğunda
Süpernova patlamaları
Korsan haritaları
Yıkım’ın şafağında.
2
Kanadı kanasa da aşkın
Elbet süzülecek sonsuz bahar
Gaibin sırrını aramaya çıktı cancağızım
Yol uzun menzil ağar.
3
Bak kışları gönderdim.
4
Merakta kalmayın siz güzel kuşlar
Taşın sırrını aramaya gitti Yaprak
Geri dönecek,
Deliliğin dağlarından.
5
Öfke şimdi yitimsiz bir çağlayandır
Çakar her şafakta süzülen kuş sürülerinin alacasında
Artık toplumun suratının ortasına sıkmak için
Artı 1 sebebimiz var.
And olsun!
Şart olsun!
rafetarslan
nisan 2011(1 mayıs)
En güzelimiz aştı ilk geceyi
Parçalarcasına sevişmelerin soluğunda
Süpernova patlamaları
Korsan haritaları
Yıkım’ın şafağında.
2
Kanadı kanasa da aşkın
Elbet süzülecek sonsuz bahar
Gaibin sırrını aramaya çıktı cancağızım
Yol uzun menzil ağar.
3
Bak kışları gönderdim.
4
Merakta kalmayın siz güzel kuşlar
Taşın sırrını aramaya gitti Yaprak
Geri dönecek,
Deliliğin dağlarından.
5
Öfke şimdi yitimsiz bir çağlayandır
Çakar her şafakta süzülen kuş sürülerinin alacasında
Artık toplumun suratının ortasına sıkmak için
Artı 1 sebebimiz var.
And olsun!
Şart olsun!
rafetarslan
nisan 2011(1 mayıs)
16 Nisan 2011 Cumartesi
YIKIM 2011/ DESTRUCTİON 2011
Yıkım/Destruction 2011
Yıkım/Destruction 2011 is a completely independent exhibiton fused by the discussions in SET on such issues as the ecological destruction, coming of the fifth sun in the Mayan calender, the future of global capitalist hegemonia, the Third World War and prophecies of Babylon. Destruction 2011 sets off with a call for the event arised from this process of discussion by the Turkey’s first collective avant-gard...e initiative, S.E.T. The exhibition consists of works by 60 artists from abroad and Turkey. In accordance with the concept of the exhibition, most of these works are produced for the event or are to be exhibited for the first time. Destruction 2011 is a campaign organized horizontally through nightly performances, discussions on the concept of exhibitions, blogs, forums and film screening.
Yıkım/Destruction 2011, 2010 yaz aylarında ülkenin ilk kolektif-avangard inisiyatifi Sürrealist Eylem Türkiye içinde ekolojik yıkım, Maya takvimindeki 5. güneşin gelişi, küresel kapitalist hegemonyanın geleceği, 3. Dünya Savaşı, Babil kehanetleri üzerine başlayan tartışma ve bu süreçten çıkan çağrı metni ile yola çıkmış, tamamen bağımsız bir sergidir. Serginin konsepti doğrultusunda, yurtiçi ve dışından yaklaşık 60 sanatçının, çoğunluğu direkt sergi için üretilmiş ya da ülkede ilk sergilenecek yapıtlarından oluşmaktadır. Performans geceleri, tartışma metinleri, blog, forumlar, film gösterimleri ile beslenen bir kampanya olarak yatay bir biçimde örgütlenmektedir.
Sergi künyesi/Exhibition Description
Sergi adı/Exhibition Name: Yıkım 2011/Destruction 2011
Sergi tarihi/exhibition date: 12 Mayıs/27 Mayıs 2011
Koordinatörler/Coordinators: Alper T. İnce& Rafet Arslan
Açılış/Opening: 12 Mayıs saat: 18:30/ 12 May 6,5pm
After Party: saat:22:00/10pm, Peyote
www.destruction2011.com
Yan Etkinlikler/Supplementary Activities:
-Gösterim/Film-Video Screening: Yıkım Kadrajları-Destruction Frames/Yeşilçam Sineması (14 Mayıs 2011)
-Forum: Uluslararası Yaşayan Gerçeküstücülük Paneli – International Panel on Living Surrealism/ Depo (14 Mayıs 2011)
-Forum:Yıkım Tartışılıyor- Destruction is being discussed- Fırat Arapoğlu, Emre Zeytinoğlu, Murat Germen, Burçak Konukman, Rafet Arslan /Depo (21 Mayıs 2011)
perfomances, street actions…
Katılımcılar/Contributors
Ali Mete Sancaktaroğlu
Alt Komşu
Athens Sürrealist Group
Basako
Bora Şimşek
Bounty Kill Art Group
Burçak Konukman
Bülent Demirağ
Carlos Martins
Carmen Sober
Ceren Fındık
Eric Bragg
Erman Akçay
Fulya Çetin
Gaye Su Akyol
Grupo Surrealista del rio de la Plata
Hakan Gürsoytrak
Hakan Orman
Horasan
Hüseyin Uğur
İrfan Önürmen
Marina Grzinic& Aina Smid
Martin Sastre
Mert Ülkümen
Merve Morkoç
Murat Germen
Rad
Oy Dağlar
Özgür Çimen
Şakir Özüdoğru
Sarah Maple
Sedat Türkantoz
Serra Behar
SLAG
Stockholm Sürrealist Group
Sürrealist Eylem Türkiye (OnstOn, cins, Alper T. İnce, Rafet Arslan, Yaprak Gözeker, zozan gemilerördü, Fantom)
Tayfun Serttaş
Tolga Tüzün
Volkan Kaplan& A.Erdem Şentürk
Wide
Yeşim Şahin
Katalog Yazarları/catalogue writers:
Emre Zeytinoğlu
Fırat Arapoğlu
Rafet Arslan
Mattias Forshage
Yıkım/Destruction 2011 is a completely independent exhibiton fused by the discussions in SET on such issues as the ecological destruction, coming of the fifth sun in the Mayan calender, the future of global capitalist hegemonia, the Third World War and prophecies of Babylon. Destruction 2011 sets off with a call for the event arised from this process of discussion by the Turkey’s first collective avant-gard...e initiative, S.E.T. The exhibition consists of works by 60 artists from abroad and Turkey. In accordance with the concept of the exhibition, most of these works are produced for the event or are to be exhibited for the first time. Destruction 2011 is a campaign organized horizontally through nightly performances, discussions on the concept of exhibitions, blogs, forums and film screening.
Yıkım/Destruction 2011, 2010 yaz aylarında ülkenin ilk kolektif-avangard inisiyatifi Sürrealist Eylem Türkiye içinde ekolojik yıkım, Maya takvimindeki 5. güneşin gelişi, küresel kapitalist hegemonyanın geleceği, 3. Dünya Savaşı, Babil kehanetleri üzerine başlayan tartışma ve bu süreçten çıkan çağrı metni ile yola çıkmış, tamamen bağımsız bir sergidir. Serginin konsepti doğrultusunda, yurtiçi ve dışından yaklaşık 60 sanatçının, çoğunluğu direkt sergi için üretilmiş ya da ülkede ilk sergilenecek yapıtlarından oluşmaktadır. Performans geceleri, tartışma metinleri, blog, forumlar, film gösterimleri ile beslenen bir kampanya olarak yatay bir biçimde örgütlenmektedir.
Sergi künyesi/Exhibition Description
Sergi adı/Exhibition Name: Yıkım 2011/Destruction 2011
Sergi tarihi/exhibition date: 12 Mayıs/27 Mayıs 2011
Koordinatörler/Coordinators: Alper T. İnce& Rafet Arslan
Açılış/Opening: 12 Mayıs saat: 18:30/ 12 May 6,5pm
After Party: saat:22:00/10pm, Peyote
www.destruction2011.com
Yan Etkinlikler/Supplementary Activities:
-Gösterim/Film-Video Screening: Yıkım Kadrajları-Destruction Frames/Yeşilçam Sineması (14 Mayıs 2011)
-Forum: Uluslararası Yaşayan Gerçeküstücülük Paneli – International Panel on Living Surrealism/ Depo (14 Mayıs 2011)
-Forum:Yıkım Tartışılıyor- Destruction is being discussed- Fırat Arapoğlu, Emre Zeytinoğlu, Murat Germen, Burçak Konukman, Rafet Arslan /Depo (21 Mayıs 2011)
perfomances, street actions…
Katılımcılar/Contributors
Ali Mete Sancaktaroğlu
Alt Komşu
Athens Sürrealist Group
Basako
Bora Şimşek
Bounty Kill Art Group
Burçak Konukman
Bülent Demirağ
Carlos Martins
Carmen Sober
Ceren Fındık
Eric Bragg
Erman Akçay
Fulya Çetin
Gaye Su Akyol
Grupo Surrealista del rio de la Plata
Hakan Gürsoytrak
Hakan Orman
Horasan
Hüseyin Uğur
İrfan Önürmen
Marina Grzinic& Aina Smid
Martin Sastre
Mert Ülkümen
Merve Morkoç
Murat Germen
Rad
Oy Dağlar
Özgür Çimen
Şakir Özüdoğru
Sarah Maple
Sedat Türkantoz
Serra Behar
SLAG
Stockholm Sürrealist Group
Sürrealist Eylem Türkiye (OnstOn, cins, Alper T. İnce, Rafet Arslan, Yaprak Gözeker, zozan gemilerördü, Fantom)
Tayfun Serttaş
Tolga Tüzün
Volkan Kaplan& A.Erdem Şentürk
Wide
Yeşim Şahin
Katalog Yazarları/catalogue writers:
Emre Zeytinoğlu
Fırat Arapoğlu
Rafet Arslan
Mattias Forshage
Ultima Posta Sanatı Projesine Çağrı
Sanatçılar, Sanatçı olmayanlar, Sürrealistler, Dadaistler, Düş Gezginleri, Gündüz Düşçüleri
İfade etmek istediği bir şey olan herkes,
Sloveya’nın başkenti Ljubljana’nın göbeğinde ele geçirilmiş, otonom bir bölge olan Ultima için bir posta sanatı projesi düzenliyoruz. İşlerinizi bu çılgın mekanın duvarlarında görmek bizim için büyük bir memnuniyet olacak. Bir temamız yok, teknik üstünde hiçbir kısıtlamamız yok. Herkese açık, özgür ve ticari olmayan bir posta sanatı sergisi olacak. Amacımız boş bir duvarda fikirlerimiz ve hislerimizle bir araya gelmek. Başlığımız ‘Otonomi için Posta Sanatı’ ama istediğiniz herhangi bir başlığı seçebilirsiniz.
Gönderilen işlerin hepsi Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da otonom bir bölge olan Ultima’da ergilenecektir. Sergi kalacak bir sergi olacak ve eğer kendi işinizi gelip görme şansınız olursa, bizden bir bira içme hakkı kazanmış olacaksınız (güzel telif).
Bugün boş bir duvarda, yarın aynı şehirde, ondan sonraki gün aynı masada…
Kurallar:
Teknik kısıtlaması yok.
İşinizi herhangi bir boyutta yapabiliriniz, asıl sorun zarfa sığdırmak.
Jüri yok, eleme yok, ödül yok.
İşler geri gönderilmeyecektir.
Bütün işler sergilenecektir. (Ayrımcı, ırkçı ve aşağılayıcı olanlar bunun dışındadır.)
Bütün katılımcılar işlerinin tanıtım broşürlerinde kullanılmasını kabul etmiş sayılır.
Her katılımcı bir ya da birden fazla iş gönderebilir.
Katılımcıların isimlerini ve ülkelerini zarfların ya da çalışmaların üstüne yazması gerekmektedir. Zarflar isimlik olarak kullanılacaktır
Bütün işler blog sayfasında yayınlanacaktır. (Ayrıca işler sanatçıların kendileri tarafından facebook grubuna yüklenebilir.)
İş gönderme için son tarih 10 Mayıs 2011 ama mümkün olduğunca hızlı olursanız seviniriz. (Çok heyecanlıyız.)
Bütün işler normal posta ile gönderilmelidir, dijital işlerin çıktısı alınıp posta yoluyla gönderilmesi gerekir.
Adres:
" Mail Art Project "
Şakir ÖZÜDOĞRU
Bolgarska Ulica 23
1000 Ljubljana
Slovenia
Facebook Grubu:
http://www.facebook.com/home.php?sk=group_181799191866837
Web:
http://ultimamailart.blogspot.com/
Herhangi bir şey sormak ya da ‘merhaba’ demek için duraksamayın, bana şu e-mail adresinden ulaşabiliriniz:
sharcho@gmail.com
İfade etmek istediği bir şey olan herkes,
Sloveya’nın başkenti Ljubljana’nın göbeğinde ele geçirilmiş, otonom bir bölge olan Ultima için bir posta sanatı projesi düzenliyoruz. İşlerinizi bu çılgın mekanın duvarlarında görmek bizim için büyük bir memnuniyet olacak. Bir temamız yok, teknik üstünde hiçbir kısıtlamamız yok. Herkese açık, özgür ve ticari olmayan bir posta sanatı sergisi olacak. Amacımız boş bir duvarda fikirlerimiz ve hislerimizle bir araya gelmek. Başlığımız ‘Otonomi için Posta Sanatı’ ama istediğiniz herhangi bir başlığı seçebilirsiniz.
Gönderilen işlerin hepsi Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da otonom bir bölge olan Ultima’da ergilenecektir. Sergi kalacak bir sergi olacak ve eğer kendi işinizi gelip görme şansınız olursa, bizden bir bira içme hakkı kazanmış olacaksınız (güzel telif).
Bugün boş bir duvarda, yarın aynı şehirde, ondan sonraki gün aynı masada…
Kurallar:
Teknik kısıtlaması yok.
İşinizi herhangi bir boyutta yapabiliriniz, asıl sorun zarfa sığdırmak.
Jüri yok, eleme yok, ödül yok.
İşler geri gönderilmeyecektir.
Bütün işler sergilenecektir. (Ayrımcı, ırkçı ve aşağılayıcı olanlar bunun dışındadır.)
Bütün katılımcılar işlerinin tanıtım broşürlerinde kullanılmasını kabul etmiş sayılır.
Her katılımcı bir ya da birden fazla iş gönderebilir.
Katılımcıların isimlerini ve ülkelerini zarfların ya da çalışmaların üstüne yazması gerekmektedir. Zarflar isimlik olarak kullanılacaktır
Bütün işler blog sayfasında yayınlanacaktır. (Ayrıca işler sanatçıların kendileri tarafından facebook grubuna yüklenebilir.)
İş gönderme için son tarih 10 Mayıs 2011 ama mümkün olduğunca hızlı olursanız seviniriz. (Çok heyecanlıyız.)
Bütün işler normal posta ile gönderilmelidir, dijital işlerin çıktısı alınıp posta yoluyla gönderilmesi gerekir.
Adres:
" Mail Art Project "
Şakir ÖZÜDOĞRU
Bolgarska Ulica 23
1000 Ljubljana
Slovenia
Facebook Grubu:
http://www.facebook.com/home.php?sk=group_181799191866837
Web:
http://ultimamailart.blogspot.com/
Herhangi bir şey sormak ya da ‘merhaba’ demek için duraksamayın, bana şu e-mail adresinden ulaşabiliriniz:
sharcho@gmail.com
2 Nisan 2011 Cumartesi
projects: "Batiskaf" & "Vilt Pol"
arkadaşımız Can Tan'ın 2 solo projesi "Batiskaf" ve "Vilt Pol" Kadıköy Zero Müzik, Flaneur, Vintage'dan ve Beyoğlu Deform Müzik'ten temin edilebilir. şiddetle tavsiye Şebeke!!
Duygusal Provokasyon “Galaktik savaşta sonbahar”
Performans:
Duygusal Provokasyon “Galaktik savaşta sonbahar”
7 Nisan 2011-KargArt
Bölümler:
Kozmik cephede akıl kayması
Akaşa kayıtlarındaki parazit
Bir file cenaze töreni
Uykudan önce nekrofili
Eylemler:
Limon mürekkebiyle öykü anlatımı-ses-gürültü-beden-görseller-müzik-izleyiciye taciz-çığlıklar-kırbaç…
(Ayarsız, kuralsız ve leş)
Gerisi, gece ve terör…
*
Duygusal Provokasyon
anlatıcı / rafet arslan
elektronik sesler,gitar / bora şimşek
elektronik sesler, bas gitar / can tan
davullar, ziller / sedat türkantoz
elektronikler / christoph höfferl
http://www.myspace.com/provokasyonduygusal
13 Mart 2011 Pazar
Seni Görmem İmkansız: Cennetten Haberler
1) albüm kaydı başladı, bitiyor.
bu da albümden ilk güzellemeler:
çürük oda
http://www.youtube.com/watch?v=sZWCDvhi8BY
kum enfes kokar
http://www.myspace.com/senigormemimkansiz/
2) özgür biber muazzam sgi fotoğrafları çekti,
buradan yakınız:
http://ozgurbiber.tumblr.com/post/3766281861/seni-gormem-imkans-z
3) 7-8 nisan'da fransa - marsilya'dayız. yolu düşen, zaten oralarda olanları bekliyoruz (detaylar myspace'te).
kum enfes kokar,
sgi
bu da albümden ilk güzellemeler:
çürük oda
http://www.youtube.com/watch?v=sZWCDvhi8BY
kum enfes kokar
http://www.myspace.com/senigormemimkansiz/
2) özgür biber muazzam sgi fotoğrafları çekti,
buradan yakınız:
http://ozgurbiber.tumblr.com/post/3766281861/seni-gormem-imkans-z
3) 7-8 nisan'da fransa - marsilya'dayız. yolu düşen, zaten oralarda olanları bekliyoruz (detaylar myspace'te).
kum enfes kokar,
sgi
10 Mart 2011 Perşembe
Ateşin Düştüğü Yer
Ateşin Düştüğü Yer
Türkiye İnsan Hakları Vakfı 20. Yıl Sergisi
Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın 20. kuruluş yıldönümü dolayısıyla ve ‘Sürmekte Olan Toplumsal Travmayla Baş Etme Projesi’ kapsamında Depo’da geniş katılımlı bir etkinlikler dizisi düzenleniyor.
...Ateşin Düştüğü Yer, insan hakları ihlalleri konusunda toplumsal belleği canlı tutmayı ve hakikatle yüzleşme sürecine katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Gönüllülük esasında düzenlenen bu etkinlikler dizisi kapsamında bir sergi yer alacak, konu etrafında seminerler düzenlenecek, belgesel film gösterimi gerçekleştirilecek ve bir katalog yayınlanacak.
9 Mart 2011’de saat 18.30’da açılacak sergi, 10 Mart-22 Nisan 2011 tarihleri arasında izlenebilir.
Açılış: 9 Mart Çarşamba 2011, 18:30
Katalog Yazarları
Emre Zeytinoğlu
Erden Kosova
Eren Keskin
Fırat Arapoğlu
Mahmut Koyuncu
Murat Çelikkan
Nazan Üstündağ
Necmiye Alpay
Orhan Miroğlu
Öztürk Türkdoğan
Şebnem İşigüzel
Şebnem Korur Fincancı
Tanıl Bora
Ümit Kıvanç
Yıldırım Türker
Sergi Katılımcıları
A77 Kolektifi
19 Ocak Kolektifi
Abdo
Ahmet Öğüt
Ali Bozan
anti-pop
Antonio Cosentino
Armağan Pekkaya
Arzu Aydın Deveci
Arzu Başaran
Aşkın Adan
Atıl Kunst
Aylin Kuryel
Azra Deniz Okyay
Banu Cennetoğlu
Barış Doğrusöz
Barış Eviz
BEKS
Berat Işık
Borga Kantürk
Buket Özsoy Güreli
Burak Arıkan
Burak Delier
Burak Karacan
Çağrı Saray
CANAN
Cemil Cahit Yavuz
Cengiz Tekin
Cins
Deniz Rona
Derya Sayın
Dilek Winchester
Dilşat Zulkadiroğlu
Eda Gecikmez
Elçin Ekinci
Emre Zeytinoğlu
Endam Acar
Ender Özkahraman
Erdağ Aksel
Erdal Duman
Erinç Seymen
Erkan Özgen
Erkin Gören
Esat Cavit Başak
Eşber Karayalçın
Evrim Özarslan
Extramücadele
Eyüp Öz
Fatih Pınar
Fatih Tan
Ferhat Özgür
Fikret Atay
Fulya Çetin
Gencer Yurttaş
Gülsün Karamustafa
Ha za vu zu / Hafriyat
Hakan Akçura
Hakan Gürsoytrak
Hale Tenger
Halil Altındere
Harald Naegeli
Harun Antakyalı
Helin Anahit
Huri Kiriş
İlhan Sayın
İnci Furni
İnsel İnal
İpek Duben
İrfan Önürmen
Itır Demir
Juan Botella Lucas
Kadir Çıtak
Kardelen Fincancı
Kemal Gökhan Gürses
Kemal Özen
Korkut Canpolat
Manuel Çıtak / Şebnem İşigüzel
Mehmet Ali Boran
Mehmet Çeper
Mehmet Fahracı
Mehtap Yücel
Memet Güreli
Mehmet Öğüt
Metin Üstündağ
Müge Akçakoca
Murat Akagündüz
Murat Başol
Murat Morova
Murat Tosyalı
Mürüvvet Türkyılmaz
Nalan Yırtmaç
Nancy Atakan
Nazım Ünal Yılmaz
Nazım Hikmet Richard Dikbaş
Neriman Polat
Nihan Çetinkaya
Nurcan Gündoğan
Oda Projesi
Orhan Cem Çetin
Özgür Erkök
Özlem Demirtaş
Özlem Gök
RȦD
Rafet Arslan
Selçuk Fergökçe
Selda Asal
Selim Birsel
Şener Özmen
Şerif Kino
Serpil Odabaşı
Sevil Tunaboylu
Şaban Dayanan
Şevket Sönmez
Suat Öğüt
Süreyya Acar
Tan Cemal Genç
Tan Oral
Taner Güven
Tayfun Serttaş
Turgut Yüksel
Ümit Kıvanç
Vahit Tuna
Veysi Altay
Volkan Aslan
Yasemin Özcan Kaya
Yeşim Ağaoğlu
Yonca Saraçoğlu
Yücel Can
Zeren Göktan
Zeynep Özatalay
Zeyno Pekünlü
///
BIRÎNDAR BI BIRÎNA XWE
Pêşangeha Weqfa Mafên Mirovan A Tirkiyeyê ya Salvegera 20’emîn
Bi boneya 20’emîn salvegera Weqfa Mafên Mirovan A Tirkiyeyê û di çarçoveya “Projeya Çareserkirina Travmayên Civakî yên ku Didomin” li Depoyê em ê rêzeçalakiyên bi beşdariyeke berfireh li dar bixin. Armanca BIRÎNDAR BI BIRÎNA XWE zindîhiştina bîra civakî ya der barê binpêkirinên mafên mirovan de û beşdariya pêvajoya rûbirûbûna rastiyan e. Ev çalakî li gor bidiliyê tên lidarxistin. Di çarçoveya van çalakiyan de, dê pêşangehek bê lidarxistin, dê di der barê mijarê de semîner bên lidarxistin, dê pêşandana belgefîlman pêk bê û dê pirtûkçeyek bê weşandin.
Pêşangeh dê 9’ê Adara 2011’an saet di 18.30’yan de li dar bikeve û di navbera 10’ê Adarê û 22’ê Nîsana 2011’an de vekirî be.
///
ԿՐԱԿԻՆ ԻՆԿԱԾ ՏԷՂԸ
Թրքական Մարդկային Իրաւունքներռւ Հաստատութեան 20. Տարւոյ ցուցահանդէս.
Թրքական մարդկային իրաւունքներու Հաստատութեան 20. տարեդարձի եւ հաւաքականութեան աղետներու դէմ պայքարելու ծրագրին փովանդակութեան ՙՏէփօ՚ի մէջ լայն տարածութեամբ գործունեութեան շարքեր տեղի կ՛ունենայ:
“Կրակին Ինկած Տեղ” նպատակն է, մարդկային իրաւունքներու խանգարման նիւթերու շուրջ հաւաքականութեան ուշադրութիւնը գրաւել, անմոռանալի դարձնել, միշտ արթուն պահել, մարդոց հանդէպ կատարուած անիրաւութիւններ.
///
Where Fire Has Struck
An Exhibition on the 20th Anniversary of the Human
Rights Foundation of Turkey
Where Fire Has Struck is a series of events organized on the occasion of the 20th anniversary of the Human Rights Foundation of Turkey and as part of the Project ‘Dealing With Continuing Social Trauma.’
The events have been organized with the purpose of raising awareness regarding human rights violations in social memory and contributing to the process of confronting the truth. The series of events, realized on a voluntary basis, includes an exhibition, several seminars, a documentary film program and the publication of a catalogue. The exhibition opens on 9
March 2011 at 6.30 pm, and may be visited from 10 March to 22 April.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı 20. Yıl Sergisi
Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın 20. kuruluş yıldönümü dolayısıyla ve ‘Sürmekte Olan Toplumsal Travmayla Baş Etme Projesi’ kapsamında Depo’da geniş katılımlı bir etkinlikler dizisi düzenleniyor.
...Ateşin Düştüğü Yer, insan hakları ihlalleri konusunda toplumsal belleği canlı tutmayı ve hakikatle yüzleşme sürecine katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Gönüllülük esasında düzenlenen bu etkinlikler dizisi kapsamında bir sergi yer alacak, konu etrafında seminerler düzenlenecek, belgesel film gösterimi gerçekleştirilecek ve bir katalog yayınlanacak.
9 Mart 2011’de saat 18.30’da açılacak sergi, 10 Mart-22 Nisan 2011 tarihleri arasında izlenebilir.
Açılış: 9 Mart Çarşamba 2011, 18:30
Katalog Yazarları
Emre Zeytinoğlu
Erden Kosova
Eren Keskin
Fırat Arapoğlu
Mahmut Koyuncu
Murat Çelikkan
Nazan Üstündağ
Necmiye Alpay
Orhan Miroğlu
Öztürk Türkdoğan
Şebnem İşigüzel
Şebnem Korur Fincancı
Tanıl Bora
Ümit Kıvanç
Yıldırım Türker
Sergi Katılımcıları
A77 Kolektifi
19 Ocak Kolektifi
Abdo
Ahmet Öğüt
Ali Bozan
anti-pop
Antonio Cosentino
Armağan Pekkaya
Arzu Aydın Deveci
Arzu Başaran
Aşkın Adan
Atıl Kunst
Aylin Kuryel
Azra Deniz Okyay
Banu Cennetoğlu
Barış Doğrusöz
Barış Eviz
BEKS
Berat Işık
Borga Kantürk
Buket Özsoy Güreli
Burak Arıkan
Burak Delier
Burak Karacan
Çağrı Saray
CANAN
Cemil Cahit Yavuz
Cengiz Tekin
Cins
Deniz Rona
Derya Sayın
Dilek Winchester
Dilşat Zulkadiroğlu
Eda Gecikmez
Elçin Ekinci
Emre Zeytinoğlu
Endam Acar
Ender Özkahraman
Erdağ Aksel
Erdal Duman
Erinç Seymen
Erkan Özgen
Erkin Gören
Esat Cavit Başak
Eşber Karayalçın
Evrim Özarslan
Extramücadele
Eyüp Öz
Fatih Pınar
Fatih Tan
Ferhat Özgür
Fikret Atay
Fulya Çetin
Gencer Yurttaş
Gülsün Karamustafa
Ha za vu zu / Hafriyat
Hakan Akçura
Hakan Gürsoytrak
Hale Tenger
Halil Altındere
Harald Naegeli
Harun Antakyalı
Helin Anahit
Huri Kiriş
İlhan Sayın
İnci Furni
İnsel İnal
İpek Duben
İrfan Önürmen
Itır Demir
Juan Botella Lucas
Kadir Çıtak
Kardelen Fincancı
Kemal Gökhan Gürses
Kemal Özen
Korkut Canpolat
Manuel Çıtak / Şebnem İşigüzel
Mehmet Ali Boran
Mehmet Çeper
Mehmet Fahracı
Mehtap Yücel
Memet Güreli
Mehmet Öğüt
Metin Üstündağ
Müge Akçakoca
Murat Akagündüz
Murat Başol
Murat Morova
Murat Tosyalı
Mürüvvet Türkyılmaz
Nalan Yırtmaç
Nancy Atakan
Nazım Ünal Yılmaz
Nazım Hikmet Richard Dikbaş
Neriman Polat
Nihan Çetinkaya
Nurcan Gündoğan
Oda Projesi
Orhan Cem Çetin
Özgür Erkök
Özlem Demirtaş
Özlem Gök
RȦD
Rafet Arslan
Selçuk Fergökçe
Selda Asal
Selim Birsel
Şener Özmen
Şerif Kino
Serpil Odabaşı
Sevil Tunaboylu
Şaban Dayanan
Şevket Sönmez
Suat Öğüt
Süreyya Acar
Tan Cemal Genç
Tan Oral
Taner Güven
Tayfun Serttaş
Turgut Yüksel
Ümit Kıvanç
Vahit Tuna
Veysi Altay
Volkan Aslan
Yasemin Özcan Kaya
Yeşim Ağaoğlu
Yonca Saraçoğlu
Yücel Can
Zeren Göktan
Zeynep Özatalay
Zeyno Pekünlü
///
BIRÎNDAR BI BIRÎNA XWE
Pêşangeha Weqfa Mafên Mirovan A Tirkiyeyê ya Salvegera 20’emîn
Bi boneya 20’emîn salvegera Weqfa Mafên Mirovan A Tirkiyeyê û di çarçoveya “Projeya Çareserkirina Travmayên Civakî yên ku Didomin” li Depoyê em ê rêzeçalakiyên bi beşdariyeke berfireh li dar bixin. Armanca BIRÎNDAR BI BIRÎNA XWE zindîhiştina bîra civakî ya der barê binpêkirinên mafên mirovan de û beşdariya pêvajoya rûbirûbûna rastiyan e. Ev çalakî li gor bidiliyê tên lidarxistin. Di çarçoveya van çalakiyan de, dê pêşangehek bê lidarxistin, dê di der barê mijarê de semîner bên lidarxistin, dê pêşandana belgefîlman pêk bê û dê pirtûkçeyek bê weşandin.
Pêşangeh dê 9’ê Adara 2011’an saet di 18.30’yan de li dar bikeve û di navbera 10’ê Adarê û 22’ê Nîsana 2011’an de vekirî be.
///
ԿՐԱԿԻՆ ԻՆԿԱԾ ՏԷՂԸ
Թրքական Մարդկային Իրաւունքներռւ Հաստատութեան 20. Տարւոյ ցուցահանդէս.
Թրքական մարդկային իրաւունքներու Հաստատութեան 20. տարեդարձի եւ հաւաքականութեան աղետներու դէմ պայքարելու ծրագրին փովանդակութեան ՙՏէփօ՚ի մէջ լայն տարածութեամբ գործունեութեան շարքեր տեղի կ՛ունենայ:
“Կրակին Ինկած Տեղ” նպատակն է, մարդկային իրաւունքներու խանգարման նիւթերու շուրջ հաւաքականութեան ուշադրութիւնը գրաւել, անմոռանալի դարձնել, միշտ արթուն պահել, մարդոց հանդէպ կատարուած անիրաւութիւններ.
///
Where Fire Has Struck
An Exhibition on the 20th Anniversary of the Human
Rights Foundation of Turkey
Where Fire Has Struck is a series of events organized on the occasion of the 20th anniversary of the Human Rights Foundation of Turkey and as part of the Project ‘Dealing With Continuing Social Trauma.’
The events have been organized with the purpose of raising awareness regarding human rights violations in social memory and contributing to the process of confronting the truth. The series of events, realized on a voluntary basis, includes an exhibition, several seminars, a documentary film program and the publication of a catalogue. The exhibition opens on 9
March 2011 at 6.30 pm, and may be visited from 10 March to 22 April.
DüşünKara Fanzin -15
15. sayı;
"utanç tarihinin yeni bir parçası" ile aybars şenyıldız
"saaattım!" şiiri ile gülşah
"evvel zaman içinde bir varmış" öyküsüyle envehep
"batak piyasası" ile ecvet
otomatik sürreal yazı - çizimleriyle ody saban
"kırmızı saçlı kız" öyküsüyle mehmet m. atik
"vapura el salla" diyen mehmet başıbüyük
yazı-kolajlarıyla mülksüz ve ürk
rafet arslan "karga suyu göz oyar" dedi...
yaprak gözeker ile sessizce paylaştık sevdiğimiz şeyleri...
arka sıradan bildiren mustafa özkan,
"silecekler bir işe yaramıyor" öyküsüyle yağmur güncesi,
"haydarpaşa'nın külleri butimar ve ben" ile marmara
beynimde transparan bir sıkıntı var maja'sı ile rene magritte bir araya getirdi ecvetin tersten yazılmış ismi (:
"kurgulama!" şiir kolaj
bilmem kaç sayı önce "ce" diyip kaybolan
dünyaya küsen adam,
barıştı bizimle "yağmur anlamında bir şans daha" dedi.
"yokoluşun beyenatı" ile yeşim
spike spiegel ile çizitema "sokak" bütünselliğinde
"apartman ışıkları!"
polikinik dilemma' dan "kab us tanbul"...
ankara genç şiir ekip'ten şiir kolaj
"turuncu" ile o gün bilhassa parlak olmak istemeyen ankara güneşini sert sessiz yazdı
çizitema'mız "sokak"tı:
bilal tonga, ody saban, cemal keleşoğlu, yasemin şahin,
onur çetin çizgileriyle katkıda bulundu...
ve düşünkara'nın bu sayısına ilham olan düşünkara film grubu,
fanzinin her aşamasında enerjisiyle ve çizgisiyle katkıda bulunan
adım izleri...
kapak resmimiz roland topor'dan.
şimdilik sadece ankara'da olan fanzinin bu sayısı,
diğer illerde daha evvel dağıtımda yardımcı olan arkadaşlardan ses gelirse
ya da yeni sesler gelirse dağıtılacaktır...
dusunkarafanzin@gmail.com
"utanç tarihinin yeni bir parçası" ile aybars şenyıldız
"saaattım!" şiiri ile gülşah
"evvel zaman içinde bir varmış" öyküsüyle envehep
"batak piyasası" ile ecvet
otomatik sürreal yazı - çizimleriyle ody saban
"kırmızı saçlı kız" öyküsüyle mehmet m. atik
"vapura el salla" diyen mehmet başıbüyük
yazı-kolajlarıyla mülksüz ve ürk
rafet arslan "karga suyu göz oyar" dedi...
yaprak gözeker ile sessizce paylaştık sevdiğimiz şeyleri...
arka sıradan bildiren mustafa özkan,
"silecekler bir işe yaramıyor" öyküsüyle yağmur güncesi,
"haydarpaşa'nın külleri butimar ve ben" ile marmara
beynimde transparan bir sıkıntı var maja'sı ile rene magritte bir araya getirdi ecvetin tersten yazılmış ismi (:
"kurgulama!" şiir kolaj
bilmem kaç sayı önce "ce" diyip kaybolan
dünyaya küsen adam,
barıştı bizimle "yağmur anlamında bir şans daha" dedi.
"yokoluşun beyenatı" ile yeşim
spike spiegel ile çizitema "sokak" bütünselliğinde
"apartman ışıkları!"
polikinik dilemma' dan "kab us tanbul"...
ankara genç şiir ekip'ten şiir kolaj
"turuncu" ile o gün bilhassa parlak olmak istemeyen ankara güneşini sert sessiz yazdı
çizitema'mız "sokak"tı:
bilal tonga, ody saban, cemal keleşoğlu, yasemin şahin,
onur çetin çizgileriyle katkıda bulundu...
ve düşünkara'nın bu sayısına ilham olan düşünkara film grubu,
fanzinin her aşamasında enerjisiyle ve çizgisiyle katkıda bulunan
adım izleri...
kapak resmimiz roland topor'dan.
şimdilik sadece ankara'da olan fanzinin bu sayısı,
diğer illerde daha evvel dağıtımda yardımcı olan arkadaşlardan ses gelirse
ya da yeni sesler gelirse dağıtılacaktır...
dusunkarafanzin@gmail.com
Bir sergi geçti: “gördüğüne inanma! “- defter kazıyıcılar kooperatifi
İstanbul'un "seçkin" sanatsever kitlesinin uzağında, sessiz sedasız bir sergi sona erdi KargArt'ta. Bir işçi olarak çay molalarında mütevazi ama cesur ve samimi işlerini üreten Ali Mete Sancaktaroğlu, işçiysen işçi kal-diyenlerin nefesi olarak, üretmeye devam ediyor-edecek.
Mete'nin günün küçük aralarına sığdırdığı çabasının ürünleri belki de oldschool kolaj geleneğiyle tam örtüşmüyor, ama onun da böyle bir çabası yok. Estetik-teknik olmaktan çok o güne, an'a müdahale eden, neşeli, isyankar, samimi işler bunlar. Bu anlamda kolajdan çok cut-up, fine art'tan çok punk olan işler. Kara mizahın olanca gücünü de omuzlayarak; şen şakrak!
Peki siz hala gördüğünüz her şeye inanıyor musunuz?
R.A.
*
“gördüğüne inanma! “- defter kazıyıcılar kooperatifi
ali mete sancaktaroğlu
1972 doğumlu, trakya palesi. istanbul’da yaşıyor.
misket oynayarak 80’lerin bunaltıcı havasından yırtmaya çalıştı, beceremedi . biyoloji eğitimi aldı. “selüloz” kokusu galip geldi, sendikasız kitabevi çalışanı oldu. yüksek lisans girişimlerinde bulunsa da; İzmir – mersin (akkuyu) arasında “nükleer karşıtı bisiklet turu” nun içinde buldu kendini. fahri doktarasını sinop – çamlıhemşin arasında yine pedal ba...sarak “ HES’s.ktir” naraları içinde kabul etti.
gazete okumanın verdiği acıyı, bir selüloz bağımlısı olarak ; anaakım medya üzerinden mutant-kolajlar yapıp neş’elenerek ve 40 yaş bunalımını atmaya çalışarak telafi etmeye çabalıyor. Hepsi bu.
“gördüğüne inanma! “ ilk kişisel sergisi. 25 şubat 9 - mart 2011
2010 yılı içinde “ tahrik raporu” sergisine destek verdi.
2011 yılı içinde “destruction 2011 “ e destek vermeye çabalıyor.
İmza olarak “ defter kazıyıcılar kooperatifi “ ni kullanıyor. Ve bu imzanın bankalarda neden kabul görmediğini öğrenmeye çalışıyor.
Mete'nin günün küçük aralarına sığdırdığı çabasının ürünleri belki de oldschool kolaj geleneğiyle tam örtüşmüyor, ama onun da böyle bir çabası yok. Estetik-teknik olmaktan çok o güne, an'a müdahale eden, neşeli, isyankar, samimi işler bunlar. Bu anlamda kolajdan çok cut-up, fine art'tan çok punk olan işler. Kara mizahın olanca gücünü de omuzlayarak; şen şakrak!
Peki siz hala gördüğünüz her şeye inanıyor musunuz?
R.A.
*
“gördüğüne inanma! “- defter kazıyıcılar kooperatifi
ali mete sancaktaroğlu
1972 doğumlu, trakya palesi. istanbul’da yaşıyor.
misket oynayarak 80’lerin bunaltıcı havasından yırtmaya çalıştı, beceremedi . biyoloji eğitimi aldı. “selüloz” kokusu galip geldi, sendikasız kitabevi çalışanı oldu. yüksek lisans girişimlerinde bulunsa da; İzmir – mersin (akkuyu) arasında “nükleer karşıtı bisiklet turu” nun içinde buldu kendini. fahri doktarasını sinop – çamlıhemşin arasında yine pedal ba...sarak “ HES’s.ktir” naraları içinde kabul etti.
gazete okumanın verdiği acıyı, bir selüloz bağımlısı olarak ; anaakım medya üzerinden mutant-kolajlar yapıp neş’elenerek ve 40 yaş bunalımını atmaya çalışarak telafi etmeye çabalıyor. Hepsi bu.
“gördüğüne inanma! “ ilk kişisel sergisi. 25 şubat 9 - mart 2011
2010 yılı içinde “ tahrik raporu” sergisine destek verdi.
2011 yılı içinde “destruction 2011 “ e destek vermeye çabalıyor.
İmza olarak “ defter kazıyıcılar kooperatifi “ ni kullanıyor. Ve bu imzanın bankalarda neden kabul görmediğini öğrenmeye çalışıyor.
21 Şubat 2011 Pazartesi
Şebeke - İzmir'de Ön yıkım işaretleri
Ön Yıkım Gecesi – İzmir – 27 Şubat - Hayalbaz
Saat : 17 – ufuk belirene kadar
Sahilde boynu bükük dağ bisikletleri,yersiz yurtsuz ve sevimsiz bir ''sırıtma'' halinden muzdarip insan evlatları,dantelli çay partileri,aristokrasinin doymak bilmeyen kurabiye sevgisi,başbakanlık rüyaları gören apartman yöneticileri,bostanlı sahilinde bisrtrolar, kolejli teen kız etekleri,güzelyalının bomboş duvarları,kültür müdürü şairler,atatürk bulvarları,cumhuriyet meydanları,mermer memeli heykeller,sarışın şehrin kumral anarşistleri,yurtsever cepheler,deniz ve mehtap sordularsen neredesin,her akşam votka rakı ve şarap...
YIKIM BİR ÇAMUR YAĞMURU GİBİ YAĞSIN SAHİLDEKİ BU ÇÖLÜN ÜZERİNE !
Etkinlik programı
Saat 17.00- 19.00 Film gösterimi
Saat 19.00- 21.00 Şenlikli kolaj, şiir üretimleri
Saat 20.00 – 21.00 Video gösterimi
Saat 21.00- Dj Performans
18 Şubat 2011 Cuma
Deneysel Perşembeler- Abarjazz
Deneysel Persembeler / Hayabaz IZMIR
Abarjazz Industriel UnplUGged
Abarjazz Industriel UnplUGged
24 Şubat Perşembe 20:30 - 25 Şubat 02:00
24 Şubat 2011 deneysel perşembesin'de hem Abarjazz'ın ruhu hem ''yıkım'' konsepti dolayısıyla APLS(Aşırı Popüler-LEŞ-Mee sendromu) olanlara yan etkileri vardır..
1.şuur kaybı
2.ağır kabızlık
3.bellekte karışma
4.aptallık hissi
5.istemsiz savunmaya geçiş ile boş konuşma ve spekülasyon yaratma eğilimi (bu tür spekülasyonlar için mekanda tuzaklar kurulmuştur.)
6.normalif beyin frekanslarında ark, şase
7.epileptik neoritmik hızlanma
8.eğlenememe hali
9.mekanı terk etme eğilimi
10. eğer bu uyarıyı dikkate almayıp gelirde yan etkilerden birine maruz kalırsanız, o an Hayalbaz’ da çevrenizde bulunan doktorlara başvurmanız yeterli olacaktır, saygılarımla.
1.şuur kaybı
2.ağır kabızlık
3.bellekte karışma
4.aptallık hissi
5.istemsiz savunmaya geçiş ile boş konuşma ve spekülasyon yaratma eğilimi (bu tür spekülasyonlar için mekanda tuzaklar kurulmuştur.)
6.normalif beyin frekanslarında ark, şase
7.epileptik neoritmik hızlanma
8.eğlenememe hali
9.mekanı terk etme eğilimi
10. eğer bu uyarıyı dikkate almayıp gelirde yan etkilerden birine maruz kalırsanız, o an Hayalbaz’ da çevrenizde bulunan doktorlara başvurmanız yeterli olacaktır, saygılarımla.
Tüm anlatımlardan yoksun anlık görüntülerin karşıt anlatımdaki kelimelerle yabancılaştırdığı, anlamı yitirtilmiş anlamlar kazandırıldığı, kurgulanmış spontene görüntülerin sesle bütünleşip ayrıştırıldığı (koca bir hiç) ya da (anlamısızlık). TV ve izleklere itafen.
YIKIM 2011
9 Şubat 2011 Çarşamba
7 Şubat 2011 Pazartesi
LE PETIT CLUB DU ZONNHAIDER
PEYOTE: 08.02.2011/Salı
22:00, alt kat, ücretsiz..
Fransız Devrimi ve Aydınlanma Çağı'nın son kalan filizlerinden doğan THE ZONNHAIDER'S CLUB, en hassas adımını atıyor: Geri Çekilin!!
"Temsili çoğunluğun yaratığı ilüzyonu bir kenara bırakın!" (Christopher Schön, 12 Haziran 1983)
THE ZONNHAIDER'S CLUB göçebe geleneklerinin mozaik yapısının temsili olmayan örneklemlemesidir. Tek bir tema veya stile bağlı kalmayan THE ZONNHAIDER'S CLUB'ı tek hücreli bir canlıya benzetebiliriz. Grup bizi, çevresel etkileşimle yabancılaşıp, sonu olmayan bir devrimi onore etmeye davet ediyor.
THE ZONNHAIDER'S CLUB için, oluşun daimi sürecinde kimliğin bir kenara bırakılmasından başka yapılacak hiç bir şey yok!
Christopher Schön (vocal / trumpet)
Lucia Adam (e-piano / organ)
Christoph Höfferl (electronic / fx)
...
http://listn.to/TheZonnhaidersClub
4 Şubat 2011 Cuma
Kirpi Şiir 6: Gerçeküstü İmge
Kirpi Şiir 6/Gerçeküstü İmgeye Dair
2011 yılı Türkiye’sinde yaşayan, güncel Gerçeküstü imgeye dair bir dosya hazırlamak, beraberinde birçok farklı mecrayı, tarihsel arkeoloji hevesini, hesaplaşmayı da gündeme almak demektir. Türkiye gibi avangard geleneği çok sonraları idrak etme yolunda adımlar atmış çorak bir coğrafya da, Sürrealizm gibi engin bir yatak-nehir sadece edebiyatın, görsel sanatların belirlenmiş sınırlarıyla ya da kültür endüstrisinin tüketim mantığıyla ele alınamaz.
Çünkü Sürrealizm rasyonaliteye, kentsoylu değerlere, moderniteye, dinsel, şovenist her türlü baskılamaya karşı bir duruş; dünyayı bambaşka bir gözle görme biçimidir. Antonin Artaud’a göre zihinsel bir durum, Breton’a göre ise devrimsel bir harekettir.
İmgeyi sadece toplumcu, gerçekçi, gelenekçi, ulusal ya da cemaatsel bakış açıları ile görenler için bu ekinsel emekler hep nafile çabalar olarak görülmüş, batırılmış, görmezden gelinmiş, ötekileştirilmiştir. Gerçeküstücülük, kültür endüstrisinin güncellik kavramına göre nostaljik bir ütopik çaba, bazı postmodernist olduğunu iddia eden yaklaşımlar için ise geçmişin baskıcı avangard’ıdı, bir çeşit çıkmaz yoldur.
Ama tüm bu iddiaların aksine Gerçeküstücü İmge, 21. yüzyılın başında tüm kürede(ve de ülkede) televizyondan internete, reklamcılıktan sinemaya, tasarımdan modaya gündelik yaşamın içinde, her köşesindedir. Postmodern durumun devrimci avangard’ı yok ettiğine inananlar erken bir bayram merasimi yaptılar.
Bu gün dünyanın 30’dan fazla ülkesinde aktif, güncel ve yaşayan uluslar arası bir Sürrealist hareket var. Ortak imzaya açılan uluslar arası bildiriler, kolektif sergi-etkinlik-festivaller, yerel/küresel yayınlar, internetin sağladığı imkanlarla sürekli canlı, tartışma ve eylem halinde bir Sürrealizm. Bu durumun kuşkusuz en net kanıtı 2010 yılı içinde, 24 ülkeden, 80’in üstü katılımcının emekleriyle yayınlanan Hydrolith adlı antolojidir. 21. yüz yılın bu ilk uluslar arası sürrealist antolojisinde Türkiye Gerçeküstü hareketi S.E.T’de çeşitli ürünlerle dahil olmuştur.
Ülkemiz özgülünden baktığımızda yaklaşık 80’lık bir gecikmişlik söz konusudur ve öncelikle bu meseleye cesurca, tam da göbeğinden dalmak gerekmektedir. Bu yüzden hazırladığımız dosyaya şiir, resim, kolajların yanında iki adette metine yer verdik. “Neden bir Türk Sürrealizmi Yok” başlıklı metinimiz modernizm sürecinde Türkiye’nin düşün-sanat ortamında neden Sürrealizmin yaşam şansı bulamadığı sorusunu, barındırdığı kaçış çizgileriyle birlikte ele alan bir ön araştırmadır. Peşi sıra soruşturmayı derinleştirmek, genişletmek yanında yeni sorulara/yollara da ışık tutma hevesini doğurma niyetindedir. Ve akla gelen ilk soru modern dönemde varlık şansı bulamayan avangard, postmodern durum içinde nasıl yaşam bulmuştur? İşte çetin diğer bir düşünsel yol arayışı…
Seçtiğimiz ikinci metin ise Arap Sürrealist Hareketinin 1975 tarihli manifestosu. Özellikle bu topraklara yabancı, dışardan ithal bir heves olarak gören anlayışlara ironik bir yanıt olduğunu düşünüyoruz. Orta Doğu topraklarının bereketli düş iklimine örnek, bir tasavvuf ustası olması yanında gerçek bir devrimci de olan Hallac-ı Mansur’un bir şiiri ile birlikte yer veriyoruz. Bu meşakkatli-önemli çeviri ve Hassan el Sabah’tan bir dörtlüğü dosyamız için özenle çeviren sevgili J.M’ye buradan selamlarımızı iletiriz.
20. yüz yıl Gerçeküstücü imge geleneğine bir selam çakmak için üstad Prevert’in bir yeni çevirisine yer verdik. Bunun yanında güncel-küresel Sürrealist şiire Arjantin, Portekiz, İngiltere ve İsveç’ten dört şair ile örnek verdik. Merl Fluin, Londra Sürrealist Eylem Grubu üyesi ve dosyamıza giren şiiri 2010 tarihli şiir kitabı The Reality Binge Trick’ten alındı. Emma Lundenmark ise Stockholm Sürrealist Grup üyesi ve onunda dosyamıza giren şiirleri 2010 yılında basılan Organica Fläktrum’de den alındı. Juan Carlos Otena, Arjantin ve Montevideo’yu kapsayan Rio de le Plata Sürrealist Grup üyesi bir yazar-şair ve dosyamız için özel gönderdiği bir şiirine yer verdik. Carlos Martins, Portekiz Sürrealsit hareketin köklü isimlerinden ve o da Borges Defteri’nden sevgili Sufi’nin özenli bir çevirisi ile Türkçeye kazandırılmış oldu. Dosyamızın çeviri sürecinde bize destek- nefes veren Umut Taylan, Ezgi Aksoy, Ayşe Özkan, Alice’e de buradan teşekkürlerimizi sunarız.
Gerçeküstücü İmge özel sayımızın diğer yurtdışı katılımcıları birer resim ile dosyamıza güç veren Atina Sürrealist grup üyesi Theoni Tambaki ve Paris’te yaşamını sürdüren İstanbul doğumlu sanatçı Ody Saban. S.E.T’in asi çocuklarından cins bir çizim, OnstOn ise bir şiir/çizim ile dosyamız için üretim yaptılar. Ceren Fındık bir çizim, Serdar Aydın bir dijital kolaj, bende bir somut, cut-up şiirle dosya da yer aldım. Tuncay Takmaz dostumuz bir görsel işiyle katkıda bulundu.
Sonuçta Kirpi, şiir ve poetikasına yoğunlaşmış bir mecra ve doğal olarak bizde genç, güçlü ve Gerçeküstücü İmge ile paslaşan şiirlerle dosyamızın gövdesini oluşturduk. Alper T. İnce, Özgür Asan, Şakir Özüdoğru, Umut Taylan, Ömer Akay, Zozan Gemilerördü, Fantom, Yaprak Gözeker, A. Emre Cengiz, Burcu İnci ve Baran N. bizlerle şiirlerini paylaştılar.
Sonuçta uzun yolun eridir bu çabalar, menzili Kaf Dağının ardına dayanan…
Tepegöz’ün pusu da beklediği, Beberuhi’nin çalılıklar arasında tur attığı, Simav Kadısının yarin yanağından gayrı dediği topraklardan kozmosun sonsuzluğuna dek...
Rafet Arslan
2010/2011 Istanbul
2011 yılı Türkiye’sinde yaşayan, güncel Gerçeküstü imgeye dair bir dosya hazırlamak, beraberinde birçok farklı mecrayı, tarihsel arkeoloji hevesini, hesaplaşmayı da gündeme almak demektir. Türkiye gibi avangard geleneği çok sonraları idrak etme yolunda adımlar atmış çorak bir coğrafya da, Sürrealizm gibi engin bir yatak-nehir sadece edebiyatın, görsel sanatların belirlenmiş sınırlarıyla ya da kültür endüstrisinin tüketim mantığıyla ele alınamaz.
Çünkü Sürrealizm rasyonaliteye, kentsoylu değerlere, moderniteye, dinsel, şovenist her türlü baskılamaya karşı bir duruş; dünyayı bambaşka bir gözle görme biçimidir. Antonin Artaud’a göre zihinsel bir durum, Breton’a göre ise devrimsel bir harekettir.
İmgeyi sadece toplumcu, gerçekçi, gelenekçi, ulusal ya da cemaatsel bakış açıları ile görenler için bu ekinsel emekler hep nafile çabalar olarak görülmüş, batırılmış, görmezden gelinmiş, ötekileştirilmiştir. Gerçeküstücülük, kültür endüstrisinin güncellik kavramına göre nostaljik bir ütopik çaba, bazı postmodernist olduğunu iddia eden yaklaşımlar için ise geçmişin baskıcı avangard’ıdı, bir çeşit çıkmaz yoldur.
Ama tüm bu iddiaların aksine Gerçeküstücü İmge, 21. yüzyılın başında tüm kürede(ve de ülkede) televizyondan internete, reklamcılıktan sinemaya, tasarımdan modaya gündelik yaşamın içinde, her köşesindedir. Postmodern durumun devrimci avangard’ı yok ettiğine inananlar erken bir bayram merasimi yaptılar.
Bu gün dünyanın 30’dan fazla ülkesinde aktif, güncel ve yaşayan uluslar arası bir Sürrealist hareket var. Ortak imzaya açılan uluslar arası bildiriler, kolektif sergi-etkinlik-festivaller, yerel/küresel yayınlar, internetin sağladığı imkanlarla sürekli canlı, tartışma ve eylem halinde bir Sürrealizm. Bu durumun kuşkusuz en net kanıtı 2010 yılı içinde, 24 ülkeden, 80’in üstü katılımcının emekleriyle yayınlanan Hydrolith adlı antolojidir. 21. yüz yılın bu ilk uluslar arası sürrealist antolojisinde Türkiye Gerçeküstü hareketi S.E.T’de çeşitli ürünlerle dahil olmuştur.
Ülkemiz özgülünden baktığımızda yaklaşık 80’lık bir gecikmişlik söz konusudur ve öncelikle bu meseleye cesurca, tam da göbeğinden dalmak gerekmektedir. Bu yüzden hazırladığımız dosyaya şiir, resim, kolajların yanında iki adette metine yer verdik. “Neden bir Türk Sürrealizmi Yok” başlıklı metinimiz modernizm sürecinde Türkiye’nin düşün-sanat ortamında neden Sürrealizmin yaşam şansı bulamadığı sorusunu, barındırdığı kaçış çizgileriyle birlikte ele alan bir ön araştırmadır. Peşi sıra soruşturmayı derinleştirmek, genişletmek yanında yeni sorulara/yollara da ışık tutma hevesini doğurma niyetindedir. Ve akla gelen ilk soru modern dönemde varlık şansı bulamayan avangard, postmodern durum içinde nasıl yaşam bulmuştur? İşte çetin diğer bir düşünsel yol arayışı…
Seçtiğimiz ikinci metin ise Arap Sürrealist Hareketinin 1975 tarihli manifestosu. Özellikle bu topraklara yabancı, dışardan ithal bir heves olarak gören anlayışlara ironik bir yanıt olduğunu düşünüyoruz. Orta Doğu topraklarının bereketli düş iklimine örnek, bir tasavvuf ustası olması yanında gerçek bir devrimci de olan Hallac-ı Mansur’un bir şiiri ile birlikte yer veriyoruz. Bu meşakkatli-önemli çeviri ve Hassan el Sabah’tan bir dörtlüğü dosyamız için özenle çeviren sevgili J.M’ye buradan selamlarımızı iletiriz.
20. yüz yıl Gerçeküstücü imge geleneğine bir selam çakmak için üstad Prevert’in bir yeni çevirisine yer verdik. Bunun yanında güncel-küresel Sürrealist şiire Arjantin, Portekiz, İngiltere ve İsveç’ten dört şair ile örnek verdik. Merl Fluin, Londra Sürrealist Eylem Grubu üyesi ve dosyamıza giren şiiri 2010 tarihli şiir kitabı The Reality Binge Trick’ten alındı. Emma Lundenmark ise Stockholm Sürrealist Grup üyesi ve onunda dosyamıza giren şiirleri 2010 yılında basılan Organica Fläktrum’de den alındı. Juan Carlos Otena, Arjantin ve Montevideo’yu kapsayan Rio de le Plata Sürrealist Grup üyesi bir yazar-şair ve dosyamız için özel gönderdiği bir şiirine yer verdik. Carlos Martins, Portekiz Sürrealsit hareketin köklü isimlerinden ve o da Borges Defteri’nden sevgili Sufi’nin özenli bir çevirisi ile Türkçeye kazandırılmış oldu. Dosyamızın çeviri sürecinde bize destek- nefes veren Umut Taylan, Ezgi Aksoy, Ayşe Özkan, Alice’e de buradan teşekkürlerimizi sunarız.
Gerçeküstücü İmge özel sayımızın diğer yurtdışı katılımcıları birer resim ile dosyamıza güç veren Atina Sürrealist grup üyesi Theoni Tambaki ve Paris’te yaşamını sürdüren İstanbul doğumlu sanatçı Ody Saban. S.E.T’in asi çocuklarından cins bir çizim, OnstOn ise bir şiir/çizim ile dosyamız için üretim yaptılar. Ceren Fındık bir çizim, Serdar Aydın bir dijital kolaj, bende bir somut, cut-up şiirle dosya da yer aldım. Tuncay Takmaz dostumuz bir görsel işiyle katkıda bulundu.
Sonuçta Kirpi, şiir ve poetikasına yoğunlaşmış bir mecra ve doğal olarak bizde genç, güçlü ve Gerçeküstücü İmge ile paslaşan şiirlerle dosyamızın gövdesini oluşturduk. Alper T. İnce, Özgür Asan, Şakir Özüdoğru, Umut Taylan, Ömer Akay, Zozan Gemilerördü, Fantom, Yaprak Gözeker, A. Emre Cengiz, Burcu İnci ve Baran N. bizlerle şiirlerini paylaştılar.
Sonuçta uzun yolun eridir bu çabalar, menzili Kaf Dağının ardına dayanan…
Tepegöz’ün pusu da beklediği, Beberuhi’nin çalılıklar arasında tur attığı, Simav Kadısının yarin yanağından gayrı dediği topraklardan kozmosun sonsuzluğuna dek...
Rafet Arslan
2010/2011 Istanbul
3 Şubat 2011 Perşembe
ön yıkım gecesi / ilk darbeler
Ykım 2011 in ilk haberci güvercinleri 23.Ocak pazar Kadıkör Gram'a kondu. Günün ve gecenin içinde yani parametreler çalıştı, yeni zamansal kavramlar. Çoşku ile yazan-çizen boyayan eller, çalan söyleyen diller. Ortalık yerde hep birlikte oluş ve hep birlikte üretmenin keyfi bir kez daha hayatın o sert bel kemiğini kırdı.
O gece orada olan herkes toplumsal ölümler hakkında çok eski masallardan dersler almışlardı ve bu nedenle çok uzak gelecekler düşleyebiliyorlardı.
Video gösterimleri, canlı performanslar ve dansla uğultu, çınlama, iç çekiş, haykırışların dalgaları iç evrenlerden dış uzaya yayılana dek sürdü.
Yıkımı hiç çekinmeden, hiç endişelenmeden sezgileri ile yazan, çizen,çalan ve söyleyenlere, ve Gram Kadıköy'e teşekkürlerimizle.
30 Ocak 2011 Pazar
21 Ocak 2011 Cuma
20 Ocak 2011 Perşembe
İllüzyonlar yüzyılı–siber ayaklanma–şeylerin yer değiştirmesi / The Century of illusions-cyber riot -displacement of things
Yaklaşık bir aydır Tunus’ta devam eden ayaklanmalar, 17 Aralık'ta üniversite mezunu olmasına rağmen işsizlik nedeniyle seyyar satıcılık yapan 26 yaşındaki Muhammed Buazizi'nin sebze tezgâhının elinden alınmasını protesto için kendisi yakarak hayatını kaybetmesinden bu yana; protesto gösterilerinde tepe noktasına ulaştı. “Demir yumruk” lakaplı diktatör eskisi Bin Ali'nin vermek zorunda kaldığı tavizleri ve ardından ülkeden kaçmasına rağmen ayaklanmalar durmak bilmiyor. Şimdi ise ateş Fas ve Ürdün’e sıçradı.
Doğan iktidar karmaşası, ölen protestocu sayısının 80 e çıkması, polis ve ordunun gücünü arttırması, cezaevlerinden firar ve yangınların, yağmaların, sokak eylemlerinin artması isyanın şimdilik devam edeceğinin göstergelerinden.
Bir askeri darbe sonrası uzun süreli baskı ile yönetilen Tunus halkının bazı basın kaynaklarına göre örgütlenme biçimi, kendiliğinden sokak hareketine taşan Facebook ve Twitter gibi sosyal internet ağları üzerinden bir siber örgütlenme modeli.
Küresel kapitalizme karşı küresel isyanlar yüzyılının başında öngörülebilir ki elektronik ortam, bilgi ve bilişim teknolojisi devlet iktidarının önemli bir parçası haline gelmeye başladıkça ve güce dönüştükçe, isyanın sivil örgütlenmesinin bir alanının da aynı teknolojinin kullanımı üzerinden sosyal ağlarla yürümesi, net’tin özgürleşmeci kullanımları sürecin doğal bir sonucudur.
Sanal iktidarların gerçek iktidarların yerini alması, gerçek ya da hakikate ait perspektiflerimizi ortadan kaldırmıştır. Başka bir uzamdan yönetilmeyi tersine çevirdiğimizde o aynı başka uzamdan ayaklanma mümkün kılınabilmektedir. Ve Tunus’ta iktidarın sert gerçekliği ortadan kalktığında elimizde geç kalmış liberal ve sosyal ekonomik politikalarla yeni sisteme uyum sağlamış sibersistemler tarafından yönetilen ayaklanmadan caydırılmış yeniden simüle edilmiş hipergerçek haritalarda yaşayanlar kalacaktır.
Tunus ve çevresindeki ayaklanma batı merkezli modernizmin acı faturasının bakiyesidir. 20. yüzyılda özneleşmesine izin verilmeyen haklar, şimdi postmodern dönemde 20. yüzyılın isyancı ruhunu geri çağırarak ayağa kalkıyorlar. Bu isyan dalgası, 21. yüzyılın dipten gelen dalgasından bağımsız, son 300 yılın iflas etmiş politikalarına karşı bir artçı saldırı kabul edilmelidir. Ama bu günde tüm akışkanlığı ile bu isyanlara sızmıştır, isyancıların teknoloji kullanımından bir protesto olarak intihar eylemlerine dek.
Buazizi’nin intihar eylemi akla, geçtiğimiz ay İMF konulu görüşmeler esnasında Romanya meclis binasındaki intihar eylemini, geçtiğimiz Şubat ayında Teksas’ta vergi dairesine intihar dalışı yapan Joseph Stack, yaşamı protesto edip canına kıyan Dicle hoca. Geçtiğimiz yüzyıl başında bazı nihilist eylemcilerin ve Dadacıların ard arda intihar etmelerini hatırlatıyor. Kuşkusuz bireysel yıkım’ın en çıplak ifadesi olan intihar ve onu besleyen nihilizm gelişecek ruhsal direnişle, kendini tahripten toplumu tahrip etmeye evirilecektir. .
Bu isyanlar bölgedeki ülkelerde kısmı demokrasi, daha liberal bir hayat algısı ve küresel sisteme daha doğal bir uyum ile neticelenir.
21. yüzyıl ise sislerle kaplı bir köşede kendi ayaklanmacılarını bekliyor.
Ve gerçekliğin sınırları sonsuza çekildiğinde, henüz sisli bir bulutun ardında olan geleceğin ayaklanmacıları gerçeküstünün derinliklerinden lanetlenmiş evrene düşlerini aktarmaya devam ediyor olacaktır.
Sürrealist Eylem Türkiye
17.01.2010
................................
The Century of illusions-cyber riot -displacement of things
The riots in Tunisia ongoing for about one month reached at their peak when Muhammet Buazizi (26) burned himself to protest his stall to be taken away from him. Buazzi was a university graduate but he earned his living as a seller on the street. Although the worn-out so called "Iron fist" dictator Bin Ali was forced to give concessions and then escaped from country,the riots do not stop.Now, the fire spreads to Morocco and Jordan.
Confusion arising from the ruling,the number of deceased of protestors come to 80,increasing the power of police and the army ,increasing in street actions ,fires,plunder and escaped from prisons ,are the indicators of insurgency, will continue.
According to some sources of press,spontaneous movement of the overflowing street networks like Facebook and Twitter over the internet in a cyber-organizing model of social is a form of organization of Tunisian people governed by long-term pressure after a military coup.
At the begining of that century,global revolts against the global capitalism can be predicted,that the electronic media, information and information technology starting to become an important part of state power and transformed into power, a revolt of civil organization of social networks through the use of putting in the same area of technology,the liberation of using of net are the naturel consequences of the proces.
Virtual powers to replace the real powers eliminated our true or actual perspectives.When we reserve to be governed by other space,also it can be done possible the uprising from the same other space.And,when the harsh reality of power in Tunisia has been eliminated ,finally,the one who have been adapted to the new system with lately liberal and social economic policies,and who have been desisted from the uprising by led by cyber systems,and who have been living in re-simulated hyper real maps will remain .
Uprising in Tunisia and countries around it is what remains there from the west centered modernism. In 20th century people who were not allowed to become subject , now in the post modern period, stand up and call back the revolting spirit of the 20th century.The wave of rebbellion,independent from the bottom of 21 th century, must be accepted as a rearguard attack against bankrupted policies of the last 300 years. But today, it crept with all the fluidity of these uprisings, till the acts of suicide using by the rebels as a protest.
Buazizi`s suicide action brings the mind those suicide actions which occured in short intervals. Last month during the meeting for IMF at the parliament building in Romania he attempted a suicide jump from Parliament Balcony. Joseph Stack committed a suicide with his plane diving into an office building. Dicle Koğacıoğlu, a young professor at university killed herself to protest life.
Undoubtedly the suicide , the most naked expression of individual destruction and nihilism which is feeding it will improve with spiritual resistance and will turn into the destruction of the society from the destruction of the individual.
These riots will result in partial democracy, a more liberal perception of life and a more natural adaptation to the global system in these countries.
Standing in a foggy corner, the 21th centruy is waiting for its own rebels.
And when the boundaries of reality are taken to infinity, the rebels of the future behind the misty clouds will be continuing to convey their dreams from the depths of the surrealists to the damned universe.
Surrealist Action Türkiye
17.01.2010
Doğan iktidar karmaşası, ölen protestocu sayısının 80 e çıkması, polis ve ordunun gücünü arttırması, cezaevlerinden firar ve yangınların, yağmaların, sokak eylemlerinin artması isyanın şimdilik devam edeceğinin göstergelerinden.
Bir askeri darbe sonrası uzun süreli baskı ile yönetilen Tunus halkının bazı basın kaynaklarına göre örgütlenme biçimi, kendiliğinden sokak hareketine taşan Facebook ve Twitter gibi sosyal internet ağları üzerinden bir siber örgütlenme modeli.
Küresel kapitalizme karşı küresel isyanlar yüzyılının başında öngörülebilir ki elektronik ortam, bilgi ve bilişim teknolojisi devlet iktidarının önemli bir parçası haline gelmeye başladıkça ve güce dönüştükçe, isyanın sivil örgütlenmesinin bir alanının da aynı teknolojinin kullanımı üzerinden sosyal ağlarla yürümesi, net’tin özgürleşmeci kullanımları sürecin doğal bir sonucudur.
Sanal iktidarların gerçek iktidarların yerini alması, gerçek ya da hakikate ait perspektiflerimizi ortadan kaldırmıştır. Başka bir uzamdan yönetilmeyi tersine çevirdiğimizde o aynı başka uzamdan ayaklanma mümkün kılınabilmektedir. Ve Tunus’ta iktidarın sert gerçekliği ortadan kalktığında elimizde geç kalmış liberal ve sosyal ekonomik politikalarla yeni sisteme uyum sağlamış sibersistemler tarafından yönetilen ayaklanmadan caydırılmış yeniden simüle edilmiş hipergerçek haritalarda yaşayanlar kalacaktır.
Tunus ve çevresindeki ayaklanma batı merkezli modernizmin acı faturasının bakiyesidir. 20. yüzyılda özneleşmesine izin verilmeyen haklar, şimdi postmodern dönemde 20. yüzyılın isyancı ruhunu geri çağırarak ayağa kalkıyorlar. Bu isyan dalgası, 21. yüzyılın dipten gelen dalgasından bağımsız, son 300 yılın iflas etmiş politikalarına karşı bir artçı saldırı kabul edilmelidir. Ama bu günde tüm akışkanlığı ile bu isyanlara sızmıştır, isyancıların teknoloji kullanımından bir protesto olarak intihar eylemlerine dek.
Buazizi’nin intihar eylemi akla, geçtiğimiz ay İMF konulu görüşmeler esnasında Romanya meclis binasındaki intihar eylemini, geçtiğimiz Şubat ayında Teksas’ta vergi dairesine intihar dalışı yapan Joseph Stack, yaşamı protesto edip canına kıyan Dicle hoca. Geçtiğimiz yüzyıl başında bazı nihilist eylemcilerin ve Dadacıların ard arda intihar etmelerini hatırlatıyor. Kuşkusuz bireysel yıkım’ın en çıplak ifadesi olan intihar ve onu besleyen nihilizm gelişecek ruhsal direnişle, kendini tahripten toplumu tahrip etmeye evirilecektir. .
Bu isyanlar bölgedeki ülkelerde kısmı demokrasi, daha liberal bir hayat algısı ve küresel sisteme daha doğal bir uyum ile neticelenir.
21. yüzyıl ise sislerle kaplı bir köşede kendi ayaklanmacılarını bekliyor.
Ve gerçekliğin sınırları sonsuza çekildiğinde, henüz sisli bir bulutun ardında olan geleceğin ayaklanmacıları gerçeküstünün derinliklerinden lanetlenmiş evrene düşlerini aktarmaya devam ediyor olacaktır.
Sürrealist Eylem Türkiye
17.01.2010
................................
The Century of illusions-cyber riot -displacement of things
The riots in Tunisia ongoing for about one month reached at their peak when Muhammet Buazizi (26) burned himself to protest his stall to be taken away from him. Buazzi was a university graduate but he earned his living as a seller on the street. Although the worn-out so called "Iron fist" dictator Bin Ali was forced to give concessions and then escaped from country,the riots do not stop.Now, the fire spreads to Morocco and Jordan.
Confusion arising from the ruling,the number of deceased of protestors come to 80,increasing the power of police and the army ,increasing in street actions ,fires,plunder and escaped from prisons ,are the indicators of insurgency, will continue.
According to some sources of press,spontaneous movement of the overflowing street networks like Facebook and Twitter over the internet in a cyber-organizing model of social is a form of organization of Tunisian people governed by long-term pressure after a military coup.
At the begining of that century,global revolts against the global capitalism can be predicted,that the electronic media, information and information technology starting to become an important part of state power and transformed into power, a revolt of civil organization of social networks through the use of putting in the same area of technology,the liberation of using of net are the naturel consequences of the proces.
Virtual powers to replace the real powers eliminated our true or actual perspectives.When we reserve to be governed by other space,also it can be done possible the uprising from the same other space.And,when the harsh reality of power in Tunisia has been eliminated ,finally,the one who have been adapted to the new system with lately liberal and social economic policies,and who have been desisted from the uprising by led by cyber systems,and who have been living in re-simulated hyper real maps will remain .
Uprising in Tunisia and countries around it is what remains there from the west centered modernism. In 20th century people who were not allowed to become subject , now in the post modern period, stand up and call back the revolting spirit of the 20th century.The wave of rebbellion,independent from the bottom of 21 th century, must be accepted as a rearguard attack against bankrupted policies of the last 300 years. But today, it crept with all the fluidity of these uprisings, till the acts of suicide using by the rebels as a protest.
Buazizi`s suicide action brings the mind those suicide actions which occured in short intervals. Last month during the meeting for IMF at the parliament building in Romania he attempted a suicide jump from Parliament Balcony. Joseph Stack committed a suicide with his plane diving into an office building. Dicle Koğacıoğlu, a young professor at university killed herself to protest life.
Undoubtedly the suicide , the most naked expression of individual destruction and nihilism which is feeding it will improve with spiritual resistance and will turn into the destruction of the society from the destruction of the individual.
These riots will result in partial democracy, a more liberal perception of life and a more natural adaptation to the global system in these countries.
Standing in a foggy corner, the 21th centruy is waiting for its own rebels.
And when the boundaries of reality are taken to infinity, the rebels of the future behind the misty clouds will be continuing to convey their dreams from the depths of the surrealists to the damned universe.
Surrealist Action Türkiye
17.01.2010
güzel radyo: Radiofil
SET/Şebeke ekibi; internet radyoculuğunun alternatif/bağımsız sahnesi Radiofil'i dinler, tavsiye eder, destekler...
http://www.radiofil.fm/
http://www.radiofil.fm/
18 Ocak 2011 Salı
23 ocak 2011 şebeke / S.E.T. “önyıkım” gecesi
''her şeyin kendini ancak kendiyle gerçekleyebildiği yerde...”.
23 ocak 2011 şebeke / S.E.T. “önyıkım” gecesi.
YIKIM /DESTRUCTİON 2011’in ilk işaret fişekleri elbette ve mutlaka bu gecede atılacak.
...
Şebeke ‘ring’ dj set, video gösterimleri, kolektif üretimler ve sürpriz performanslar…
Sadece geceyi değil tüm günü işgal eden, kolektif yazılıp-çizilecek-boyanacak-ko lajlanacak, her gönüllü katılımcıya açık şenlikli bir sanat-eylemi.
muhtemel Etkinlik Programı:
kolektif üretim saatleri: 18.00 - 20:30 (gram 3. kat / bu etkinlik açıktır. çok açık.)
DJ,
video,
canlı performans
saatleri: 21:00 - 01:00
Dj’s:
Onston, Yasemin Yüksel, Rad, AltKomşu, Mert Ülkümen…
Canlı performans:
Sami Baha (kısa konser)
Zozangemilerördü & altkomşu (şiir-elektronik-müzik-dans)
Bora Şimşek (PERFORMANS)
Can Tan&Bay Perşembe (şiir/makarna/ortanadolu/korku filmi/müzik)
yaprak gözeker (şiir/voodoo)
Fantom&Gayesu Akyol (şiir/ şamanik şifa teknikleri)
ve mutlaka gecenin nerelerini açıp neler göstereceğini yüce kosmos dışında kim bilebilir ki?
http://www.surrealisteylemturk iye.blogspot.com/
23 ocak 2011 şebeke / S.E.T. “önyıkım” gecesi.
YIKIM /DESTRUCTİON 2011’in ilk işaret fişekleri elbette ve mutlaka bu gecede atılacak.
...
Şebeke ‘ring’ dj set, video gösterimleri, kolektif üretimler ve sürpriz performanslar…
Sadece geceyi değil tüm günü işgal eden, kolektif yazılıp-çizilecek-boyanacak-ko
muhtemel Etkinlik Programı:
kolektif üretim saatleri: 18.00 - 20:30 (gram 3. kat / bu etkinlik açıktır. çok açık.)
DJ,
video,
canlı performans
saatleri: 21:00 - 01:00
Dj’s:
Onston, Yasemin Yüksel, Rad, AltKomşu, Mert Ülkümen…
Canlı performans:
Sami Baha (kısa konser)
Zozangemilerördü & altkomşu (şiir-elektronik-müzik-dans)
Bora Şimşek (PERFORMANS)
Can Tan&Bay Perşembe (şiir/makarna/ortanadolu/korku
yaprak gözeker (şiir/voodoo)
Fantom&Gayesu Akyol (şiir/ şamanik şifa teknikleri)
ve mutlaka gecenin nerelerini açıp neler göstereceğini yüce kosmos dışında kim bilebilir ki?
http://www.surrealisteylemturk
17 Ocak 2011 Pazartesi
15 Ocak 2011 Cumartesi
duygusal provokasyon - izmir
Duygusal Provokasyon - İzmir - Hayalbaz /13 Ocak 2011
gürültü,bulanıklık,isyan,devrim,şiir ve müziğin ruhsal formu
Anlatıcı ; Rafet Arslan
sözün ve müziğin anlık varoluşunda imgesel yeni bir şiir formu
Rafet Arslan, Sedat Türkantoz, Bora Şimşek, Can Tan
ve Christoph Höfferl
İşitsel performansta bilinçaltı ile oluşturulan ark
An'da müziğin fısıltıdan saldırganlığına geçişi ile
günlük yaşamda saklandığımız sözüklerin aniden ortaya çıkışının
yarattığı işitsel ve görsel terörizm
günlük yaşamda saklandığımız sözüklerin aniden ortaya çıkışının
yarattığı işitsel ve görsel terörizm
Fotoğraflar : Murat Akçay
sadece sahnedeki sanatçılar yaratmıyorlardı,orada izleyen herkes gösterinin bir parçasıydı.karşılıklı etkileşim sonucu ortaya konulan bir şölen. Murat Akçay
Yıkım ; yeni varoluştan önce ruhsal imha
Şehvet çağında "uyanık" görünmek! // Borges Defteri
Toplumun değişik ama etkin, dinamik katmanları ve Zihinselliğin kontrol altında tutulduğu, tutulmaya çalışıldığı odaları:
1-"sanatçılar".. 2-"üniversite öğretim üyeleri".. 3-"gazeteciler, köşe yazarları"..4-"üniversite öğrencileri"..vs.. "gündemsiz" bir siz ve "bir gün" onların nezdinde bir hiç sayılmanıza vesiledir!..psikoteknik laboratuarın eminyet supabları saat gibi çalışıyor..Sonuç? -HİÇ! ve kadim alışkanlık: iç çekmek! Estetik açıdan "şehvetli" bir çağ ve herkesin görünürde uyanmış (mış) gibi davranması..
Aslında her şey yüzeyde olup bitiyor, derinlik sarhoşuluğu da "işlerine" yaramaz.
Şimdi haykırın: hani bir "sen" vardı senden "içeri"; sonra anımsa Oedipus kompleksi ve "devlet" aygıtı kavramını, Spinoza'yı o yalnız münzeviyi de hatırla:"devlet, bir civitastır" dediğini..
Gözlem yapmanız ve özgür kalmanız isteniyor, dışınızdaki "aygıtlar" ve içinizdeki estetik katkı maddesi bundan sorumludur.
Bu disiplin devam ettiği sürece toplum mühendisliği anlam kazanacak. Biricik hakimiyet olacaktır ve herkes ona boyun eğecek, işte bu tür politik bir bedene hangi ismi isterseniz onu siz yapıştırın, o zaten kendi kendine "demokrasi" diyor, yeter ki "itaat" problemine denklem aramayın.
Mermanvari bir diyalektik bakış, aklın hükmünden kuşkuya kapılan soru sormayı ertelemeyen bir "divane sufi" bakışı da uç noktada durmakla eşdeğerdir, siperlerden siper seçmeniz gerekiyor(muş)....
ya irade? "özgür" türevinden?
irade düşüncenin sadece bir modusu olduğu içindir ki nedensiz olmaz, olmamalı hiç bir natura, naturans...
şimdi defterin profil resmindeki bir ibare belki daha da anlaşılır olur:"memoris of destruction", ya da eskiyi, köhnemişi sök(de-construction) onun parçalarıyla yeni yollar keşf et(mek).
bize düşen mesle ya da hepimize düşen elmaya geldik...
"homo cogitat"-(insan düşünür).
"Senin kafiyende aslında
kendimi arıyorum
yeni bir kafiye bulamasam da seninkini
böylece önce manayı sonra da
kendimi bulurum.
Aslında hiç bir ses iki defa titreşmez."-Goethe
Borges Defteri
11 Ocak 2011 Salı
Duygusal Provakasyon İzmir Çıkartması
Yıkım öncesi, belli başlı event'ler...
toplum düşmanı:
http://www.toplumdusmani-action.blogspot.com/
bu 1 situasyonist sergi değildir:
http://kentebalyoz.blogspot.com/
piç hikaye:
http://surrealisteylemturkiye.blogspot.com/2009/10/aktif-kollektif-pic-hikaye.html
müstehcen:
http://mustehcen.blogspot.com/
nükleere karşı sanat:
http://www.hayalbaz.com/tag/nukleere-karsi-sanat/
tutku suçluları:
http://www.hayalbaz.com/ekinlikler/tutku-suclari-izmir-set/
tahrik raporu:
http://tahrikraporu.blogspot.com/
müdahale:
http://www.hayalbaz.com/ekinlikler/kaos-duvari/
http://www.toplumdusmani-action.blogspot.com/
bu 1 situasyonist sergi değildir:
http://kentebalyoz.blogspot.com/
piç hikaye:
http://surrealisteylemturkiye.blogspot.com/2009/10/aktif-kollektif-pic-hikaye.html
müstehcen:
http://mustehcen.blogspot.com/
nükleere karşı sanat:
http://www.hayalbaz.com/tag/nukleere-karsi-sanat/
tutku suçluları:
http://www.hayalbaz.com/ekinlikler/tutku-suclari-izmir-set/
tahrik raporu:
http://tahrikraporu.blogspot.com/
müdahale:
http://www.hayalbaz.com/ekinlikler/kaos-duvari/
YIKIM/Destruction 2011
Destruction 2011
Concept
There are those who believe that the calendars have come to an end. There are those who believe the planets are going to collide with each other. There are those believing the return of Jesus to life, there are those who say that art has come to its end and the rhythm has stopped, those who believe magnetic anxiety and the end of the century.
Taking our inspiration from the shadows of beliefs and ideologies by opening a black hole in the mirror we are holding with current, acute and surrealist practices, we want to stop the time, at least for a while, and we want you to contribute to this artistic destruction before the coming of the real destruction.
There is no need to believe an empty optimism. We are the guests of a planet that has maximum 100 years of life.
We are taking the concept of destruction into consideration in a broader range of understanding from the individual destruction to ecological, from the destruction of flesh to the destruction of time, from the spatial destruction to spiritual. It is our need to combine the enthusiasm of the utopia and the anxiety of the dystopia in a poetical perspective and to make a passenger list of the new boat of Noah.
The Plan of the Event
Destruction 2011, is going to be an independent event of art which we have discussed and organised its concept for about five months as a group. It is not going to be just an exhibition restricted in a closed space but we will also organize many other acts feeding each other: a discussion platform, performances on the street, blogs, a journal… An exhibition will be held in May 2011 as the peak of these events.
Rafet Arslan-Alper İnce
http://surrealisteylemturkiye.blogspot.com/
YIKIM 2011
Kavram
Takvimin bir sonu geldiğine inanlar var, gezegenlerin çarpışacağına inanlar var, kıyametin geldiğine inanlar, İsa’nın dirileceğine inananlar, sanatın sonu geldiğine inananlar, ritmin durduğuna, manyetik tedirginliğe ve yüzyılın sonuna...
Biz tüm inançların, ideolojilerin gölgelerinden alacağımız ilhamla güncel, şiddetli ve gerçeküstü pratiklerle bir an bile olsa zamanı durdurup, tuttuğumuz aynadan bir kara delik açıp, gerçek yıkım gelmeden sanatsal bir yıkıma katılımınızı bekliyoruz.
İçi boş bir iyimserliğe lüzum yok, en fazla 100 yılı kalmış bir gezegenin misafirleriyiz. İnsan ırkının üstün olmadığına inanıyoruz. Yıkımın ardından Nuh’un gemisine canlıların girişi için yeni bir liste yapılması gerektiğine inanıyoruz. Şu anki yarattığı uygarlıkla, insan ırkının bordaya kabul edilip edilmeyeceği tartışılmalıdır.
Kişisel yıkımdan ekolojik yıkıma, etsel yıkımdan zamansal yıkıma, mekansal yıkımdan ruhsal yıkıma taşan geniş bir çizgide kavramı ele alıyoruz. Konunun metafizik, mitolojik ve politik okumalarını gündeme alan; ütopyanın hevesini, distopyanın tedirginliğini, yeni ve şiirsel bir bakış açısında birleştirmek ve yeni Nuh'un gemisinin listesini oluşturmak için.
Etkinlik Planı
Yıkım-2011 etkinliği, S.E.T grubu içinde 4-5 aydır tartışılıp, harekete geçme kararı aldığımız, bağımsız bir sanat eylemidir. Etkinliğe Uluslararası Sürrealist gruplar, ülkeden ve yurt dışından sanatçılar davet edilmektedir. Sadece kapalı salonda tek sergi değil, bir birini besleyen birçok etkinlik düşünüyoruz: bir tartışma platformu, sokak, blog, forum, dergi...
Etkinliğin tepe noktası ise Mayıs 2011 da İstanbul da yapılacak ‘majör’ bir sergi olacaktır.
Rafet Arslan-Alper İnce
http://surrealisteylemturkiye.blogspot.com/
Concept
There are those who believe that the calendars have come to an end. There are those who believe the planets are going to collide with each other. There are those believing the return of Jesus to life, there are those who say that art has come to its end and the rhythm has stopped, those who believe magnetic anxiety and the end of the century.
Taking our inspiration from the shadows of beliefs and ideologies by opening a black hole in the mirror we are holding with current, acute and surrealist practices, we want to stop the time, at least for a while, and we want you to contribute to this artistic destruction before the coming of the real destruction.
There is no need to believe an empty optimism. We are the guests of a planet that has maximum 100 years of life.
We are taking the concept of destruction into consideration in a broader range of understanding from the individual destruction to ecological, from the destruction of flesh to the destruction of time, from the spatial destruction to spiritual. It is our need to combine the enthusiasm of the utopia and the anxiety of the dystopia in a poetical perspective and to make a passenger list of the new boat of Noah.
The Plan of the Event
Destruction 2011, is going to be an independent event of art which we have discussed and organised its concept for about five months as a group. It is not going to be just an exhibition restricted in a closed space but we will also organize many other acts feeding each other: a discussion platform, performances on the street, blogs, a journal… An exhibition will be held in May 2011 as the peak of these events.
Rafet Arslan-Alper İnce
http://surrealisteylemturkiye.blogspot.com/
YIKIM 2011
Kavram
Takvimin bir sonu geldiğine inanlar var, gezegenlerin çarpışacağına inanlar var, kıyametin geldiğine inanlar, İsa’nın dirileceğine inananlar, sanatın sonu geldiğine inananlar, ritmin durduğuna, manyetik tedirginliğe ve yüzyılın sonuna...
Biz tüm inançların, ideolojilerin gölgelerinden alacağımız ilhamla güncel, şiddetli ve gerçeküstü pratiklerle bir an bile olsa zamanı durdurup, tuttuğumuz aynadan bir kara delik açıp, gerçek yıkım gelmeden sanatsal bir yıkıma katılımınızı bekliyoruz.
İçi boş bir iyimserliğe lüzum yok, en fazla 100 yılı kalmış bir gezegenin misafirleriyiz. İnsan ırkının üstün olmadığına inanıyoruz. Yıkımın ardından Nuh’un gemisine canlıların girişi için yeni bir liste yapılması gerektiğine inanıyoruz. Şu anki yarattığı uygarlıkla, insan ırkının bordaya kabul edilip edilmeyeceği tartışılmalıdır.
Kişisel yıkımdan ekolojik yıkıma, etsel yıkımdan zamansal yıkıma, mekansal yıkımdan ruhsal yıkıma taşan geniş bir çizgide kavramı ele alıyoruz. Konunun metafizik, mitolojik ve politik okumalarını gündeme alan; ütopyanın hevesini, distopyanın tedirginliğini, yeni ve şiirsel bir bakış açısında birleştirmek ve yeni Nuh'un gemisinin listesini oluşturmak için.
Etkinlik Planı
Yıkım-2011 etkinliği, S.E.T grubu içinde 4-5 aydır tartışılıp, harekete geçme kararı aldığımız, bağımsız bir sanat eylemidir. Etkinliğe Uluslararası Sürrealist gruplar, ülkeden ve yurt dışından sanatçılar davet edilmektedir. Sadece kapalı salonda tek sergi değil, bir birini besleyen birçok etkinlik düşünüyoruz: bir tartışma platformu, sokak, blog, forum, dergi...
Etkinliğin tepe noktası ise Mayıs 2011 da İstanbul da yapılacak ‘majör’ bir sergi olacaktır.
Rafet Arslan-Alper İnce
http://surrealisteylemturkiye.blogspot.com/
2 Ocak 2011 Pazar
sergi: Düş İmge Düş/Ceren Fındık
Arkadaşımız Ceren Fındık'ın DÜŞ İMGE DÜŞ başlıklı kişisel sergisi, 6 Ocak günü, Galeri Artist/Cukurcuma da açılıyor.
“DÜŞ İMGE DÜŞ”e dair;
Çocukluk hep ertelenmiş bahar. Ranza altlarına itilen ve beklenmedik anda geri dönen düşler. Luna parkların ve çocuk bahçelerinin gizlediği karabasanların döngüsel travmaları. Korsan bıçaklı şarkılar, heyyula masalları ve sandıklar dolusu rüya avluları. Çizgisel düşler sonuçta bunların hepsi, bir kalbin hücre çizgilerinin kağıda işlenmiş iksirleri. Küçük karabasanların arasından kısa gezintiler için dışarı açılan kapılardan kısa süreliğine fırlayan, gizil erotizmin soluğuyla oyun bahçesindeki arkadaşlıkların narin ve dişil müziği. Akrebin kuyruğundaki zehri keskinleştiren, ters bir dünyaya düşüp göbek bağını kendi koparıp vantuzları ile dünyaya yapışmış solgun ve şeffaf bir denizanasının aksak çizgileri. Renk ile yapılan yaban danslar, kaotik gökkuşakları yaratma denemeleri. Bizi boğan, bizi tıkayan, gözlerimizi-ellerimizi bağlayan gerçekliğe dişil bir güçle karşı çıkan bir kalemin otomatik seyrül seferi.
Rafet Arslan - Yaprak Gözeker
Düş İmge Düş/Ceren Fındık
Sergi açılış tarihi: 06 Ocak Perşembe, saat:18.00-20.00 arası
Sergi süresi: 06-19 Ocak 2011
Galeri Artist Çukurcuma Adres: Ağa Külhanı Sok. 10/A Çukurcuma
Beyoğlu İstanbul
Tel: +90 212.2519163
http://www.artistcukurcuma.com
S.ET/Şebeke "ön yıkım" performans gecesiyle - S.E.T/Sebeke Pre-Destruction Performance Night”
23 ocak pazar S.ET. /Şebeke "ön yıkım" performans gecesiyle Gram'dayız.
Bu vesileyle hem Şebeke ekibinin kollektif enerjisi-neşesi açığa çıkarılacak, hem de Yıkım/Destruction 2011 etkinlik zincirinin ilk işaret fişeklerinden biri yakılacaktır.
Şebeke ‘ring’ dj set, video gösterimleri, kolektif üretimler ve sürpriz performanslar…
Sadece geceyi değil tüm günü işgal eden, kolektif yazılıp-çizilecek-boyanacak-kolajlanacak şenlikli bir sanat-eylemi.
ABSTRACK:
One of the starts of the festive project of action, Destruction 2011 will be held on Sunday, January 23 at Gram Kadıköy. “S.E.T/Sebeke Pre-Destruction Performance Night” with surprise activities…
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)